BLOG
Yeni yıl ve 2020 bütçesi ile göstergeleri (3)
Yılın bu son gününde 2020 yılının insanlığa, dünyamıza, ülkemize, sevgi barış ve mutluluk getirmesini dileyerek başlamak istiyorum. TBMM Genel Kurulu'nda 9 Aralık günü başlayan 2020 yılı bütçe görüşmeleri geçen hafta tamamlandı. Genel Kurul'daki görüşmelerde muhalefet partileri genelde bütçe açığı, yüksek faiz giderleri, görev zararları, bütçe dışı harcamalar ile bütçe açığının halkın üzerine bindirilecek yeni zamlarla kapanacağını ifade ettiler. Bu arada Diyanet İşleri'ne 11,5 milyar TL ayrılan ödeneğin ise sekiz bakanlığın bütçesini aştığını da böylece bu görüşmelerden öğrendik. Bütçede Diyanet'e bu ödenek ayrılırken MEB'in yatırım projelerine ayrılan pay yüzde 4,65'e düştü. Diğer taraftan hazine154,1 milyar TL borçlanırken, 139 milyar lira da faiz ödemelerine aktarılacak. Bu bütçede tüm vergi gelirlerinin yüzde 33'ü dolaysız vergilerden, yüzde 67'si dolaylı vergilerden toplanacak. Bütçe açığı hedefi 80 milyon TL iken kasım ayındaki fazlaya rağmen 93 milyar gerçekleşti ve aynı döneme göre ise artış % 70 oldu. Diğer taraftan bu dönemde Cumhuriyet tarihinde ilk kez Merkez Bankası yedek akçesi bütçe açığı için irat kaydedildi. Çalışanların ücretleri bundan böyle gerçekleşen enflasyona göre değil belirlenmiş enflasyon hedeflerine göre uygulanacağı da bilgimiz dahilinde.
Okurlarımız hatırlayacaklardır, daha önceki yazılarımızda da demokratik parlamenter sistemlerde bütçenin sahibinin halk olduğunu, bütçe hakkının kullanılması ve TBMM'nin bu konudaki işlevi ile bütçenin denetim fonksiyonunun ne denli önemli olduğunu vurgulamıştık.
Bu görüşmelerde maalesef daha önce olduğundan farklı bir biçimde muhalefeti hiç dikkate almayan anlayışın yanı sıra iktidar milletvekillerinin de ilgi göstermediği bürokrasinin Meclis'te siyasilere sunarak gerçekleştirdiği yeni rejim yaklaşımının ilk bütçe çalışması ile karşı karşıya kaldık. Oysa tüm milletvekillerinin asli görevlerinden biri halkın yaşamı ile direkt bağlantılı olan ve onun vekilleri vasıtasıyla sahibi olduğu bütçeyi sahiplenmesi, ilgilenmesi, kontrol edip sorgulaması, toplum çıkarları öncelikli hareket etmesi, en önemli görevlerinden biridir.
TOPLUMSAL UZLAŞMA
Bu kez yine bu kapsamla ilgili olarak İBF mali yönetim ana bilim dalı başkanı Sn.Elif Ayşe Şahin İpek'in çalışmasına göz atalım.
''Bütçe hakkı (Selen ve Tarhan, 2014: 6), Batılı ülkelerde demokratik ve parlamenter sistemin izlediği gelişim süreciyle paralel bir gelişim göstermiştir (Tüğen, 2007: 4). Bu durumun, temsili demok- ratik sistemlerde bütçe hakkının asıl sahibi olan vatandaşların yasama organlarına devrettiği yetkiyi sorgulaması ile ilgisi vardır. (Buna göre ilk olarak yasama organı üyeleri seçmenlerinin çıkarlarını temsil ederler ve bu temsilde bütçe vasıtasıyla hayat bulan yürütme organı politikaları ile seçmenlerin ihtiyaç ve öncelikleri arasında denge kurulması önemlidir. İkinci olarak yasama organı üyeleri ülkenin politika önceliklerine göre formal kurallar bütününü oluşturmaya yarayan kanun yapma gücüne sahiptirler. Temel olarak, temsiliyet ve kanun yapma yetkisi, yasama organını çakışan çıkarlar ve farklı öncelikler konusunda bir uzlaşı ortamına dönüştürür. Bütçe, bu toplumsal uzlaşının izdüşümüdür. Buna göre bütçenin yasama organı tarafından onaylanması, yasama organının kanun yapma yetkisinin önemli bir parçasını oluşturur. Üçüncü olarak, yasama organı üyeleri, seçmenlerinin adına, yürütme organının politika yapma ve uygulama faaliyetlerini gözetimde bulunur.
Dördüncü olarak yasama organının bu fonksiyonları yerine getirmesi, dolayısıyla yasama organının bir uzlaşı ortamına dönüşmesi, bireysel çıkarlar yerine toplumsal çıkarlar konusunda mutabakatın sağlanmasına yardımcı olabilir (Tarschys, 2008: 252, 53)''.
DIŞ BORCUMUZ BAŞ DÖNDÜRÜYOR
Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında elde avuçta hiçbir şey yokken savaştan çıkmış ve yedi düvelin harap ettiği bir vatan toprağında kurtuluşumuzu ve kuruluşumuzu sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tersaneler, demiryolları, şeker fabrikaları, demir çelik tesisleri, çimento fabrikaları, madencilik tesisleri kurarak başlattıkları sanayi hamlesi ve sonrasında 80 yıl tüm yönetenlerin gerçekleştirdikleri yollar, hanlar, hamamlar, fabrikalar, ne varsa 1923 ten 2002 yılına kadar yani 80 yılda bu iktisadi kıymetler için yaptıkları toplam dış borç 131 milyar dolar. Bugün ise toplam dış borcumuz 447 milyar dolar. Yani 80 yılda 131 milyar 2012 -2019 arası 17 yılda 316 milyar dolar artarak 447 milyar dolara ulaşarak yaklaşık 3.5 katı gerçekleşmiştir. Bu arada 70 milyar dolar da özelleştirme yaparak varlıklarımızı sattığımızı da unutmayalım.
Bu borçlanma gerçekten olağanüstüdür.Bu borca karşılık 17 yılda ödediğimiz faiz tutarı ise 173 milyar dolardır.