BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Üniversiteleri kapatmak geleceği karartmaktır

Geçmiş günlerde Cumhurbaşkanı tarafından tüm ülkede üniversitelerin bahar dönemi sonuna kadar kapatılacağı ve uzaktan eğitime geçileceği açıklandı. YÖK tarafından yapılan açıklamada ise üniversiteler için uzaktan eğitime geçilmesi ve yüz yüze eğitim yapılmaması yönünde karar aldığı duyuruldu.

Kararın gerekçesi ise deprem sonrası oluşan konaklama sorununu çözmek için KYK yurtlarının kullanılması olduğu biliniyor. Bu karar ise yaşadığımız deprem sonrası ülkenin geleceği açısından oluşturulan en büyük depremdir. Halbuki Üniversitelerin geçici kapatılmasına ve uzaktan eğitime geçilmesinde yetki hukuken sadece her üniversitenin kendi yetkili kurullarında olduğunu biliyoruz.

Yani Bilimsel ve idari özerklik gereği yetki üniversite senatolarında. Üniversitelerin ve bilim özgürlüğünün YÖK eliyle kısıtlanmasının üzerinden tam 42 yıl geçti. Kısa adı YÖK olan Yüksek Öğretim Kurumu’nu yaratan yasa üniversitelerin özerkliğini ortadan kaldıran baskıcı bir yasadır. Yıllarca buna karşı mücadeleler yürütüldü ancak hiçbirinde Üniversitelerin özerkliği üzerinde başarı sağlanamadı. Oysa Üniversiteler özgürlüğün esas olduğu bilim yuvalarıdır. 

2007 tarihinden sonra YÖK cemaatlerin, tarikatların denetimine girdi. Bu tarihten sonra üniversiteler tamamıyla AKP denetimine geçti. Üniversitelerdeki rektörlük seçimleri ise sadece görüntüden ibaret oldu. O günden bugüne, hemen hiçbir üniversite senatosunun siyasal iktidarın uygulamalarına karşı ses çıkarabildiğine tanık olamadık.

 


CEHALET YENİLMESİ GEREKEN EN BÜYÜK DÜŞMANDIR

 

Bunları niçin yazıyorum? Deprem üzerinden konaklama sorununu çözmek için hemen Üniversitelerin kapatılması kararının nedenini anlamak için. Bakın Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı ki aşağıdaki gerçekten cehaletinde ötesinde ki sözlerinden sonra YÖK denetleme kurulu üyeliğine de getirilmişti.

Adının önünde Prof yazan Bülent Arı bir televizyon programında’ ’Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır. Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Türkiye'nin okumuş kesimi, profesörlerden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları. Olayları en rahat okuyanlar ilkokul mezunları. Çünkü, zihinleri berrak. Üniversite ve sonrası durum çok vahim çünkü gidişatı okuyamıyorlar, zihinleri bulanık. Diyordu İnanabiliyormusunuz? Bu sözleri söyleyen, eğitimi önemsemeyen tam tersi tehdit olarak gören anlayış bir doğa olayı sonrası ilk olarak üniversiteleri kapatmayı düşünmez mi? Bu bilim insanı olabilir mi? Halbuki Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ne diyordu? ‘’Yokluk ve sefaleti yenmek için önce cehaleti yenmek gerekir’’ ‘’CEHALET yenilmesi gereken en büyük düşmandır’ ’diyordu. Atatürk Kurtuluş savaşının en zor günlerinde savaş ortamında bile Yunan ordusu Ankara’ya doğru ilerlerken dahi eğitime verdiği önemi göstermiş 16 Temmuz 1921 günü Ankara’da bir Maarif kongresini toplamıştır. Orada toplanan öğretmenlere yeni nesli yetiştirirken uyması gereken esasları göstermiştir.

Bu esaslar Atatürk’ün daha Kurtuluş savaşı sırasında bile eğitimle ilgili politikalar geliştirmeye başladığını göstermektedir. Şimdi depremle ilgili üniversitelerin kapatılması kararına bakın bir de bundan 100 yıl önce Devrimci önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimle ilgili yaklaşımlarına… Atatürk’e göre; "en önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir". Eğitim, toplumu cehaletten kurtarmalı, toplumun bilgi ve ahlak düzeyini yükseltmeli ve öğrencilerin kabiliyetlerini ortaya çıkarıp geliştirmelidir, çünkü, "eğitim bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder".Japonlar Hiroşima’ya atom bombası atıldıktan bir ay sonra üniversiteleri eğitim-öğretime açmışken bizler neler yapıyoruz.

 

Şimdi bu kararı üretenlere soruyorum? Yaşadığımız depremle ilgili konaklama sorununa bulduğunuz çözüm bu mudur? Uzun yıllardır yap boz tahtasına dönen ve son iki yıldır pandemi dolayısı ile kör kütük yapılan eğitim şimdide yurtları kullanma adına tüm üniversiteleri kapatarak zayıflatılarak geleceğimiz karartılıyor. Hiç mi düşünmüyorsunuz?.. Başka çözüm mü yok? Turistik tesisler bu aylarda bomboş. Zaten büyük gelecek kaygısı taşıyan bu öğrencileri hayattan, hayallerinden, gelecek hedeflerinden kopartıyorsunuz, motivasyonlarını düşürüyorsunuz.

Dahası ülkeyi gelecek için nitelikli insan kaynağından bir süre daha yoksun bırakıyorsunuz. Eğitimi kesintiye uğratarak veya yerine koyacağınız online eğitim ile eğitimin zaten olmayan kalitesini iyice düşürüyorsunuz. Tüm başımıza gelenler eğitimsizliğin, bilinçsizliğin kültür, ahlak ve etik yoksunluğunun sonucu değilimdir? Hala görmüyormusunuz? Sadece Kemalist devrimlere ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarına bakmanız yeterlidir. Eğer çağdaş ve aydın bir gelecekten yanaysanız.