BLOG
Ulusal bayramlarımız, kurtuluş ve kuruluş değerlerimiz unutturulamaz
Bu kez de 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına getirilen yasak sonrasında oluşan tepkiler neticesinde İç işleri bakanlığı pandemi nedeniyle tebriklerin kabulü programının ve resepsiyonun olmadığı, çelenk sunmaların kısıtlı ve kısa süreli düzenlenmesi gerektiğini açıklamak durumunda kalmıştır. Ne gariptir ki sanki o zaman pandemi yokmuş gibi Ayasofya'nın açılışında 350 bin kişinin toplanmasında pandemi sorun değil Malazgirt etkinlikleri serbest orada da insan sağlığı sorun değil 30 Ağustos'a gelince pandemi hatırlanıyor. Şehitlerimizin hediyesi, geleceğimizin güvencesi, Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün emaneti Cumhuriyet'e giden yolda başta değerlerimiz olmak üzere Ulusal bayramlarımız uzun yıllardır unutturulmak isteniyor. Hatırlayalım ve hatırlatalım 2011 yılı başlarında ve 2012 yılında çok yoğun olarak yaşadığımız Ulusal bayramlarımızın kutlamalarına getirilen yasakların trajik komik gerekçelerini. İktidar istemedi, bazı valiler kutlamaları pastaneler de uygun gördü, bazıları izin vermedi. Aslında tüm bunlar birer denemedir. Toplumun bu konudaki refleksini ölçmeye yönelik yaklaşımlardır.
O dönemde 19 Mayıs kutlamalarına getirilen kısıtlama ile ilgili olarak İl başkanı iken sormuştum ''Deprem diye 29 Ekim'i, soğuk diye 19 Mayıs'ı iptal ettiniz. 30 Ağustos zaten aşırı sıcak olur, 10 Kasım 'a da gerek yok. Peki, 23 Nisan için ne düşünüyorsunuz?''
Ulusal bayramlar, ulusların ortak geçmişlerinin ve ideallerinin simgesidir, ulusal bütünleşmeyi, ortak inanç ve değerleri geliştirir. ''Atatürk de 19 Mayıs'ta "Mevsim soğuk, bu havada Samsun'a çıkılmaz" deseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti olmaz, Sizde bu kararları üreteceğiniz bir Meclis Mensubu olup o mecliste olabilirmiydiniz ? Cumhuriyet kuşakları olarak, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün eserini yaşatmak, Türkiye ye sahip çıkmak hepimizin görevidir. Çağdaş ve Modern Türkiye'ye, geleceğin Türkiye'sine, Orta çağ karanlığını yırtıp aşan, çağa yönelen Türkiye'ye sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.Bugün bu topraklar üzerinde özgür ve bağımsız yaşıyorsak, bunu başta Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK' olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimize borçlu olduğumuzu asla unutamayız.
YEŞİL BURSA(!) SONUNDA OLDU BETON BURSA
Neredeyse 40 yıldır kentin yağmalanmasının ve olumsuz dönüşümüne katkı koyan tüm projelerin karşısında çeşitli platformlarda mücadele eden, kentimizin tarihi, tarımı, sanayisi, kültürünün korunması ile sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda gelişimini sağlamak üzere kafa yoran bir yurttaş olarak yitirdiğimiz kent için gerçekten çok üzülüyorum. Bursa için yeşil kavramı sadece Bursaspor'umuz da şimdilik ise Uludağ'ın daha el değmemiş bazı bölgelerinde, Sn.Erdem Saker'in kentimize kazandırdığı Botanik parkında, Paşa çiftliğinin bir kısmında ve Atatürk kent ormanında yaşamaktadır. Geçen haftalarda birkaç kez Uludağ ilçelerimizi ziyaret ettik Hüseyinalan, Tuzaklı, Kıranışıklar Soğukpınar, Alpagut gibi yerleşimlerde eski dostlarla hasret giderdik. Bu gezilerde her seferinde Uludağ eteklerinde şehre bakma fırsatım oldu. Yukarıda saydığım alanların dışında yeşilin yok olduğunu Bursa'nın artık gri Bursa ünvanına eriştiğini üzülerek ifade etmeliyim. Maalesef elbirliği ile büyük bir başarı(!) içinde bu dönüşüm sağlandı. Bir an 40 yıldır kent ve toplum çıkarları doğrultusunda birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızın, dostlarımızın emekleri ,Uludağ yerleşim planı düzenlemelerinden 2020 metropolitan çevre düzeni planı çalışmaları, Paşa çiftliği, Merinos savunmalarına onlarca usulsüz imar uygulamaları davalarımıza, Cimento fabrikaları oluşumlarına karşı çıkışlarımıza, sanayileşme önermelerimize, Bursa ovasının korunması mücadelelerine, bu mücadelelerdeki kazanımlarımız hepsi gözümün önüne geliverdi. Ve bir an istedim ki son 50 yıldır bu kenti yöneten Belediye başkanlarını Belediye Meclis üyelerini , İl Genel meclisi üyelerini ,Merkezi idare yöneticilerini bu eteklere çıkarsak oradan kente bakmalarını istesek işte elbirliği ile yarattığınız BURSA desek acaba bu görüntüden kaç kişi mutluluk duyardı. Çok merak ediyorum. İşte gelecek kuşaklara devrettiğimiz BURSA...Sizce şimdi mutlumuyuz?