BLOG
Ülkemiz salgında bir gecede dünyada ön sıralara yerleşti
Değerli okurlarım geçen hafta ''Gerçekleri yansıtmak tedbir almaya yöneltir'' başlıklı yazımı hatırlarsınız. Orada salgınla mücadele ederken gerçek verilerin toplumdan gizlenmemesi gerektiğine vurgu yapmıştım Kalite yönetim sistemlerinde kullanılan bir deyim vardır ''Ölçemediğiniz bir şeyi iyileştiremezsiniz''. Özellikle herhangi bir sistem içinde uygunsuzluklar ve iyileştirilecek alanların tespiti işin geliştirilmesinde sorunların çözümünde önemli bir rol oynar. Kaldı ki bu sağlık sektörü içinde ''Teşhis ve Tedavi'' olarak tanımlanır bu iki kavram birbirinden bağımsız değildir. Şimdi gelelim bizdeki salgın yönetimine. Salgınla ilgili veriler tam ölçülüyor mu? Koskoca bir sağlık bakanlığı ona bağlı sağlık kuruluşları, hastaneleri, il sağlık müdürlükleri var, sanırım bu veriler o birimlerde elde edilerek ölçülüyordur. Peki ölçülüyorsa bunlar gerçeği yansıtacak şekilde duyuruluyor mu? İşte orada biraz duralım. Aylardır bu konu ile ilgili olarak başta değerli bilim insanları Türk Tabipler Birliği olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinden ciddi uyarılar gelmekte ve verilere karşı güvensizlik dile getirilmekteydi ta ki düne kadar bir gece içinde ne oldu da bir gün önce 6.000 olan vaka sayısı bir gün sonra 30.000 lerle ifade ediliverdi. İşte en büyük sorun burada. Ne olduğunu yazalım biz burada salgını en iyi yöneten ülke durumundan (!) bir gecede açıklanan vaka sayıları doğrultusunda nüfusa göre dünyada dördüncü, Avrupa'da birinci ülke durumuna yerleşiverdik. Yani salgının en yoğun seyrettiği ülkelerden biri olduk. Hani Sn. Bahçeli bu noktalara işaret eden TTB'ni ihanetle suçlayarak birliğin kapanmasına kadar varan şiddette tepki göstermişti ya onu da hatırlayarak şimdi Sn. Bahçeli TTB ye ''haklıymışsınız'' Hükümete de ''ne oldu da bir gece içinde böyle olumsuz bir noktaya geldik bu kadar sizi savunuyorduk yüzümüzü kara çıkardınız ''demeyecek midir merak ediyorum. Sn. Prof Dr. Kayıhan Pala söylediklerinde TTB yönlendirmelerinde, eleştirilerinde haklı çıkmadı mı? Haklı çıkmaları bir yana toplum bu nedenden ötürü salgınla ilgili tedbir almakta geciktiği için ağır bedeller ödemiyormu?
SAĞLIK BAKANINA SÖZ YOK
Bu kez de gelelim Bilim Kuruluna Biliyorsunuz 27 Kasım 2020'deki konuşmasında Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Yeni tedbirlerle alakalı olarak bu işin birinci derecede sorumlusu Bilim Kurulu'dur sözleri bir tartışma yarattı. Halbuki hatırladığım üzere 12 Nisan 2020 de ise Sağlık bakanı Sn. Fahrettin Koca bir basın toplantısında ''Bilim Kurulu'nun bir tavsiye kurulu olduğunu unutmayalım. Karar mercii değil'' sözleri ile bilim kurulunun işlevini ifade etmişti. Şimdi Sağlık bakanının sözlerini dikkate alırsak bir istişare kurulu olan karar merci olmayan bir kurul nasıl olurda Cumhurbaşkanına göre sorumlu olur icra organı olan hükümetin ve bakanlığın yerini alır gerçekte anlamakta zorlanıyorum. Bence bu sözler üzerine bilim kurulu istifa etmelidir. Aslında daha öncede istifa etmeliydiler. Çünkü bilim insanları bilimsel doğruları savunur ve gerçeklikten yanadır. Bu sorunun parçası olmamalıydılar. Siyasette olmazsa olmaz şeffaflık, güvenirlilik, katılımcılık ve yönetişim anlayışıdır. Maalesef ülkemizde siyasetçiye güven duyulmuyor siyasete güven duyulmuyor bunun birinci nedeni ise en sağdan en sola siyaset mekanizması içinde yer alanların bir kısmı dün söylediklerini bugün unuttukları gibi güven vermeyen, doğru konuşmayan, yanlışlara karşı duramayan, ses çıkarmayan, günü kurtaran yaklaşımlar sergiliyor buna da ''ee politika işte'' diyoruz herhalde dünyada tek ülkeyiz politika yapmayı doğru konuşmamakla eşdeğer tutan tanımlayan. Diyelim ki siyaset böyle peki tüccar kafalı sözde bilim insanlarına ne demeli koltuğa yapışma adına bildiği tüm bilimsel doğruları bir tarafa bırakan, bilim insanının özgür düşünce içinde bilimsel doğrulardan başka bir şeyi savunmaması gerektiğini bilmesine rağmen gereğini yapmayan, ses çıkarmayanları görünce bir kez daha umutlarımız kırılıyor.