BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Türkiye Barolar Birliği seçimi üzerine bir değerlendirme

Değerli Dostlarım aslında birkaç gündür yoğun gündem asgari ücret ve uzun süredir devam eden kur değişimleri olsa da bugün sizlere üzerinden iki hafta geçse de TBB (Türkiye Barolar Birliği) seçimi üzerine bir değerlendirme yapmak istiyorum. Hep söyleriz Sivil toplum örgütleri, Demokratik kitle örgütleri, Meslek odaları ve Sendikalar demokrasinin vazgeçilmez unsurları olup demokratik sisteminde en önemli sigortalarıdır. Demokratik toplumlarda özellikle bağımsız oluşları ile toplumsal çıkarların korunmasında, siyaset mekanizmasının denetlenmesinde çok önemli rolleri olup genelde de muhalif duruşları ile bilinirler. Türkiye Barolar Birliği de ülkemizde en önemli meslek örgütlerinden biri olup özellikle de hukuk alanının düzenlenmesinde, yargı bağımsızlığının korunmasında, hukukun üstünlüğünün savunulmasında, çok önemli işlevi olan bir örgüt konumundadır. Bunları neden yazdığıma gelince yaşam pratiği içinde biliyorum ki Bursa da toplum çıkarlarının savunulmasında meslek odaları çerçevesinde yıllardır yürüttüğümüz mücadelelerde Bursa barosunun katkıları ve mücadeleye verdiği destek yadsınamaz bir gerçektir. Ancak TBB başkanı Feyzioğlu son yıllarda baroların bu işlevi yerine kendini öne çıkartan, iktidara yaslanan tavır ve tutumlarıyla gündeme oturuyordu. Ben de hatırlarsınız bu duruşuyla ilgili daha önceleri bu köşeden birkaç yazı kaleme almış kendisinin birçok söylemi ile bu yöndeki eylemlerini örnekleyerek ve eleştirerek ''Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na ise ne demeli, Feyzioğlu nereden nereye geldi diye düşünemeden edemiyoruz. diyor ''Feyzioğlu'nun şaşırtan tavrı '' başlığını atarken de' 'Feyzioğlu nereye koşuyor '' demiştik

Türkiye Barolar Birliğinin geçen haftalar içinde gerçekleştirilen 36. Olağan Genel Kurulun da 348 delegenin oy kullandığı seçimlerde Erinç Sağkan delegelerin çoğunluğunun oylarını alarak Barolar birliği başkanlığına seçildi. Seçimi kaybeden Metin Feyzioğlu ise hafızalarda zik zakları ile hatırlanacak. Bu arada TBB Başkan adayı Erinç Sağkan'ın listesinde 5 baro başkanı yer alıyor, bunlardan biri de mücadelesi ile ilkeli duruşu ile tanıdığımız dostumuz Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, kendisini kutlar başarılarının devamını dileriz. Antidemokratik yasalarla, parçalayıp, bölerek, kendilerinin sesi olacak baro oluşturmaya kalkılsa da başarılı olamadılar. Diğer taraftan da tabandan kopan yöneticilerin kendi egoları, beklentileri üzerine ne kadar uğraşırsa uğraşsın kaybetmeye mahkûm olduğu da Feyzioğlu örneğinde somut olarak görüldü. Biat edenler değil, baskıya ve ayrışmaya direnenler kazandı.

ANITKABİR MESAJI

TBB Başkanı Erinç Sağkan'ın bir Atatürkçü'nün bir Cumhuriyetçinin Anıtkabir ziyaretinde Misak-ı Milli Kulesi'nde Özel Defteri'ne yazdığı mesajı satırlarım yettiğince sizlerle paylaşmak istiyorum...

"Büyük Atatürk, ebedi eseriniz Nutuk'a '1919 senesi Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım.' diye başlamıştınız. Bizler de Türkiye Barolar Birliği'nin 36. Olağan Genel Kurulu tarafından seçilen yönetim, disiplin, denetleme kurulu üyeleri ile delegelerimiz ve meslektaşlarımızla birlikte savunmanın temsilcileri olarak aynı azim ve kararlılıkla bugün, 11 Aralık'ta huzurunuza çıktık. Bizler biliyoruz ki, 'Adalet mülkün temelidir' sözünün asılı olduğu her mahkeme salonu, seninle buluştuğumuz yerdir. Kişiye, zümreye, şanslı bir azınlığa ya da bir ailenin lütfuna terk edilmeyen ve mavi gözlü bir çocuktan dünyanın hakları gasbedilmiş tüm halklarına umut olan bir lideri çıkaran Cumhuriyet'in karış karış her toprağı senin eserindir. Bizimse bu kazanımları kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Modern hukukun, insan onurunun, eşitliğin, hakkaniyetin, adaletin, bağımsız yargının ve evrensel hukuk ilkelerinin öğretildiği her hukuk fakültesi seninle var olmuş ve bizimle devam edecektir.Kimsenin merhametine bırakılamayacak modern hukuk sistemimizin her türlü çabaya rağmen inadına yıkılmadığı, insan onurunun temel alındığı, bizi kula kul değil, birey yapan her türlü temel hak ve özgürlüğün tane tane yazıldığı her kanun, her mahkeme, her adliye senin eserin, bizimse varlık sebebimizdir.

Bu uğurda verdiğimiz çabanın üzerine güneş olup her gün yeniden doğacağının farkındayız. Bu sebeple, Anıtkabir'den, senin huzurundan yola çıkmak çocuklarımıza, geleceğimize ve mesleğimize minnetle karışık borcumuzdur. Asıl borcumuzun, açtığın aydınlık yolda hiç yılmadan yürüyerek tüm ümidinin onda olduğunu söylediğin gençlikle birlikte, 'küçük hanımefendiler', 'küçük beyefendiler' diye hitap ettiğin çocuklara aydınlık bir gelecek bıraktığımız zaman biteceğinin farkındayız. Tüm çabamız, bu kutlu borcumuzu ödemek içindir.

Saygıyla, şükranla ve tarifine dünyadaki hiçbir dilin yetmeyeceği özlemimizle."