BLOG
Terör devleti İsrail'e dur denmiyor! Dünyanın gözü kapalı
Değerli okurlar biliyorsunuz İsrail 10 Mayıs'tan itibaren Filistin'e karşı kara, deniz ve hava unsurlarıyla saldırılar gerçekleştiriyor. Yazıyı kaleme aldığım bu saatlerde ise İsrail ordusuna ait savaş uçakları, hâlâ Gazze'nin güney, batı ve kuzey bölgelerinde çok sayıda noktayı sivil, çocuk, kadın, demeden bombalamaya devam ediyordu.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne 10 Mayıs'tan bu yana düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar 58'i çocuk, 34'ü kadın olmak üzere 197 kişi hayatını kaybetti, 1235 kişinin yaralandığını; onlarca binanın tamamen yıkıldığını, tarım topraklarının yok edilerek, hastanelerin bile bombalandığını biliyor ve görüyoruz. Ama dünya kör, sağır ve dilsiz. dünyanın özgürlük demokrasi insan hakları diye hamaset yapan başta emperyalist ülkeleri olmak üzere birçoğunun bu vahşete sessiz kalması ise utanılacak bir durum. Bu arada kısaca İsrail'in ikinci intifadan itibaren Filistin halkına karşı insanlık suçu işlediği saldırıları inceleyerek bu orantısız güç kullanımı ve kirli savaşın bilançosuna bir göz atalım. 2000 yılı sonlarında başlayan 2005 yılında biten, intifada toplam 3000 insan hayatını bu süreçte kaybetti. 27 Aralık 2008 tarihinde Filistin'e karşı başlattığı savaşta sadece saldırılar nedeniyle Gazze'de 1200 e yakın insan hayatını kaybetmiş 4000'den fazla insan yaralanmış ve on binlerce insan evsiz kalarak yaşam alanını terk etmek zorunda kalmıştı.(Vikipedi) 8 Temmuz 2014'te ise İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik başlattığı kara, hava ve deniz operasyonları ile Filistin sınırları içerisinde gerçekleştirilen kara harekâtı sonrası on binlerce Filistin'li sivil ve çocuk ayrımı gözetilmeksizin tüm halk hedef alınmış, sivil ve çocuk ölümleri yaşanmıştır. İsrail saldırılarının hedefi olan Filistinli yaralı sivillerin tedavi gördüğü Şifa Hastanesi İsrail tarafından 29 Temmuz tarihinde bombalanmış, 10'dan fazla çocuk hayatını kaybetmişti. Yazımın başında niçin terör devleti başlığını attım şimdi daha iyi anlaşılıyor diye düşünüyorum Daha öncede Ermenistan için Dağlık Karabağ yazımda da belirtmiştim. Terörün kuralı yoktur. Terörde kadın, çocuk, yaşlı, sivil, demeden her türlü silah kullanılarak insanlık suçu işlenir. Savaş reddettiğimiz bir olgu olsa da başvurulduğunda bile kuralları vardır. Sivillere, hastanelere, Okullara, İbadethanelere, tarihi yapılara, saldırılamaz, kimyasal silah kullanılamaz, çocukların yaşamına kastedilemez.
Askeri tesisler dışında sivillere saldırılamaz. İşte onun içindir ki bu kuralları çiğneyen ne olursa olsun kişi ise terörist eğer bu suçu işleyen Devlet ise terörist devlet damgası alır.
DEVLET KARANLIK İLİŞKİLERE BULAŞAMAZ! ŞEFFAFLIK ERDEMLİLİKTİR
Halkımız günlerdir bir mafya liderinin video mesajlarını konuşuyor. İşin en acı tarafı da mesajlarda verilen bilgilerin doğruluğu veya yanlışlığı kadar devlet mekanizmalarının bir kısmı ile devletin geçmişte ve bugün görev yapan bir kısım kişilerinin bu tür ilişkiler sarmalı içinde ve bazı olaylarla anılması, devletin gücüne, saflığına, temizliğine, erdemliliğine gölge düşürmesidir. Bundan 15 yıl önce 3 Kasım 1996 yılında Bursa Balıkesir yolunda Susurluk mevkinde meydana gelen basit görünümlü bir kaza sonrası yıllarca tartışılacak Susurluk skandalının ortaya çıkmasını hatırlayalım. Sivil toplumun , "devlet, siyaset, mafya" üçgeninde yasa dışı ilişkilerin ortaya çıkartılmasını talep ettiği "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" eylemleri ile toplum bu ilişkiler ağına büyük tepki göstermiş ve araştırma komisyonları kurulmuştu. Burada anlayamadığım şey ise her şeye müdahale eden, bazı sosyal medya mesajları için bile soruşturma açabilen devlet bu konuda neden bir önlem almıyor neden gereğini yapmıyor neden sessiz kalıyor ya da doğru veya yanlış bu yayınlara bu izlencelere neden müsaade ediyor. Süreci sadece anlatılanlarla değil bu yönüyle de sorgulamak gerekiyor. Cesur yürekli araştırmacı yazar bu ve buna benzer karanlık ilişkileri ortaya çıkardığı için katledilen Uğur Mumcu'nun Tarikat- Ticaret- Siyaset kitabını hatırladım. Emre Kongar Uğur Mumcu ile ilgili ne güzel ifade etmiş der ki 'Bir yazar, bir düşünür ne zaman ölümsüz olur? Evrensel bir doğruyu yakaladığı, bunu okurlarına aktardığı ve bu evrensel doğru ile özdeşleştiği zaman. Teşhisleri bugünkü Türkiye'de de geçerli olduğu ve bugün de ülkemizde olup bitenleri ortaya koyduğu için.. Uğur Mumcu'nun "Tarikat, Siyaset, Ticaret" üçgeninde açıkladığı ve bu açıklamaları hâlâ geçerli olduğu için ölümsüzdür Uğur Mumcu!