BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Kızılay Başkanı Kınık: ''Şirket vergi kaçırmamıştır vergiden kaçınmıştır'

Kızılay genel başkanının geçen hafta gündeme düşen yukarıdaki başlığa çektiğim sözlerinden sonra bir an daha genç bir delikanlı iken 1970'li yıllarda tanıştığım Bursa Kızılay şubesinde geçen çalışma yıllarım aklıma geliverdi.
O zamanlar Kızılay'ın misyonuna uygun olarak etik değerleri dikkate alan, kişisel menfaatleri yok sayan veya bugünkü gibi bazı kurum ve kuruluşlara imtiyazlı davranmayan, toplumsal bir sorumluluğu yerine getirmek üzere görev yapan değerli insanların bu kurumu geliştirmek üzere yaptıkları faaliyetlere tanıklık etmiştim.
Okurken benim gibi yaz aylarında dönemsel olarak çalışmak zorunda olan bazı gençlere çalışma olanağı tanıyan Kızılay'da yaşamımızın ilk sosyalleşme deneyimini kazanırken, bir taraftan da yardımseverlik hizmeti gibi ulvi bir görevin içinde bulunmanın hazzını duyuyorduk. Anımsıyorum da o dönemlerde Bursa Altıntaş'taki Kızılay kampında görev yaparken yöneticilerimizin her şeyi ne denli titizlikle yürüttüklerini, yeri geldiğinde şimdiki Kayabaşı Mahallesi ya da çocukluğumuzdaki gece mahallesinde bulunan depodan yoksul insanlarımıza erzak yardımlarının dağıtımında bile ciddi bir titizlikle işlerin yürütüldüğünü kırık dökük bir Wolswagen minübüs ve yine zorlukla çalışan bir arkası açık jeeple sevkiyatları büyük bir heyecanla çalışan birkaç personel ile yerlerine ulaştırdığımızı, ve birçok yardımseverin karşılık beklemeden büyük bağışlar yaparak gerek evlerini, gerekse arazilerini Kızılay'a bağışladıklarına tanıklık ettim.
Oysa bugün ise böylesi yardım amaçlı 100 yılı aşkın bir gelenekten gelen Kızılay'ın son yıllarda deformasyona uğrayan birçok değer gibi Kızılay'ın da bu olumsuzluklarla anılması beni derinden üzmüştür. Düşünün ki bir genel başkan çıkıyor yapılan çok büyük miktarlı usule aykırı sözde bağış gibi görünen ancak vergi kaçırmada aracılık edilen bir işlemle ilgili herkesin gözünün içine baka baka ''Şirket vergi kaçırmamıştır, Vergiden kaçınmıştır'' gibi hiçbir yere sığdıramadığımız trajikomik bir laf edebilmiştir.
Değerli okurlar bu nasıl bir sözdür bundan siz ne anlam çıkarıyorsunuz? Artık gerçekten değerlendirmekte bile zorlandığımız yere yani sözün bittiği yere geldiğimizin resmidir. Şimdi sadece yardımseverlik duygusu ile davranan geçmişte güven duyularak bağış ve yardım yapan ve yapacak olan insanlarda direkt güven duygusunu derinden yaralayan bu erozyon ve yarattığı olumsuzluk nasıl giderilecek?

ŞEFFAFLIK İLKESİ NEREDE?

150 yıllık bir geçmişi olan Kızılay'ın bağış alan ve aldıklarını yardım misyonu gereği dağıtan bir kurum olarak çok daha şeffaflık ve saydamlık içinde olması gereklidir. Bu en temel kriterdir.
Özellikle başta yönetim kurulu başkanı olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin mal varlığı bildirimlerini kamuoyuna açıklamaları etik değerler adına son derece gereklidir. Kızılay bir komisyoncu gibi davranamaz buna neden olanlar istifa etmelidirler
Elde edilen belgeye bakıldığında 27.12.2017 tarihinde Başkentgaz'dan aktarılan 8.000.000 USD'lık bağış tutarının 75.000 USD'lık kısmı Kızılay'a, kalan 7.925.000 USD bakiyenin ise Ensar Vakfı hesaplarına aktarılmasını protokole bağladıkları görülüyor. Ve bu işlemler ancak bir tesadüf veya bir araştırma sonrası ortaya çıkıyor ki asıl sorun olan kısmı da budur. Bir şirketin bir başka vakfa yapacağı bağışın, bağışı yapanın vergisinden düşülebilsin diye o şirket adına Kızılay'ın vergi kaçırılmasına aracılık etmesi kabul edilebilir bir iş değildir, bu açıkça vergi kaçakçılığıdır.