BLOG
Kentsel dönüşüm mü rantsal dönüşüm mü (?)
Geçen hafta ''Elazığ depreminin ardından'' başlıklı yazımızda bazı istatiksel verilerle depreme karşın hazırlıklı olmanın ötesinde imar afları ile parsel bazında imar değişikliklerinin ve son imar barışı kapsamında deprem yönetmeliklerine uygun olmayan hatta yıkılması gerekli binaların bile aftan yaralanıp yapı ruhsatları almasının ne denli büyük bir sorun olduğundan bahsetmiştik. Bu haftaki yazı konumuz ise yine uygun işlemesi halinde gerekli olan önemli bir uygulamanın ''Kentsel Dönüşümün'' nasıl yanlışlıklarla dolu bir uygulama haline geldiğinden söz edeceğiz.
Bu konuya önümüzde olumsuza ciddi bir örnek olarak Doğanbey kentsel dönüşüm projesi durmaktadır bu proje gerçekleştirilirken onlarca kez bizler bu dönüşümün yanlışlığını ifade ettik başta Şehir Plancıları Odası Mimarlar Odası gibi uzmanlık alanındaki meslek odalarının görüşünü dikkate almadan gerçekleştirilen bu proje sadece trafik dahil bir çok alanda yoğunluğu arttıran, kent estetiğini yok eden, oradaki geçmişten günümüze kadar gelen sosyal ve kültürel yapıyı dikkate almadan yıkıma uğratan, sadece yüksek yoğunluklu binalarla rantı sağlayan şehircilik planlama ilkelerini dikkate almayan bir anlayışla gerçekleştirildi ve bugün de karşımızda bir ciddi olumsuz bir örnek olarak durmaktadır.
Buna benzer birçok örneği Bursa kenti özelinde verebilirim sadece şunu ifade etmeliyim ki kentsel dönüşümün, depremselliğe uygun olmayan yapıların yıkılarak yerine daha modern ve depreme uygun yapıların gerçekleştirilmesi amaçlı olmasının yanında bu yoğunlukların o alanlarda herhangi bir deprem anında toplanma alanlarının kapasitelerinin üstünde olması bile kendi başına bir sorun olarak ortada durmaktadır.
Kısacası rantsal çıkarların öne çıktığı eskiyi yıkarak sadece yeni fakat yüksek yoğunluklu plan-lama ilkeleri dışındaki dönüşümler hiçbir zaman kentsel dönüşüm olarak algılanamaz.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE PARÇACI DEĞİL BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM
Yapılacak kentsel dönüşüm projelerinde sadece mekânsal çözüm önerileri değil, sosyal, ekonomik ve kültürel çözümlerin de barındırılması gereklidir.
Aksi taktirde, noktasal, hiçbir bilimsel - teknik gerekçelere dayanmayan müdahaleler, sorunlara, yeni sorunların katılmasına sebep olacaktır Mimarlar Odası'nın 14 Mart 2012 tarihinde , "Âfet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı"üzerine yaptığı basın açıklamasında ''Türkiye "kentsel dönüşüm"çılgınlıklarına kurban edilemez...!derken Genel şehircilik ilkeleri çerçevesinde sağlıklı bir "kentsel gelişim"in nasıl sağlanabileceğine ilişkin görüşleri hiçbir şekilde dikkate alınmadan hazırlanan bu "tasarı"nın yasalaşması halinde, zaten sorunlarla baş başa olan kentlerimiz felaketlere sürüklenebilecek, yoğun ve kapsamlı bir şekilde kamusal, çevresel, sosyal, kültürel ve ekonomik kayıplar yaşanacaktır.'' diye 8 yıl önce uyarılarını yapmışlardı.
KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN VAZGEÇİLMEZ İLKELERİ
Uzmanlık alanlarından Şehir Plancıları Odası'nın görüşleri doğrultusunda geliştirilen projelerde ekonomik, toplumsal, fiziksel, doğal ve çevresel koşullar birlikte ele alınmalı, proje alanlarına yönelik planlama kararları kent bütününe yönelik kararlardan koparılmamalı, ayrıştırılmamalı, üst ölçekli plan kararlarına aykırı uygulamalardan kaçınılmalı, projeler başta ulaşım kararları olmak üzere, olası çevresel etkileri analiz edilerek, kent planı ile bütünleşik olarak ele alınmalıdır.
Kentsel dönüşüme konu edilen alanlar ve yapılar açısından, tüm tarihsel birikimi ve kültürel zenginliği ortadan kaldıracak yıkım ve yeniden yapma dışındaki seçeneklerin; koruma, yenileme, iyileştirme, güçlendirme ve canlandırma seçeneklerinin öncelikle araştırılması ve tartışılması sağlanmalıdır.
Dönüşüm projesine konu olan alanların yeniden yapılanmasında; konut alanlarının sağlıklı bir yaşam alanı niteliğine kavuşması için, sosyal ve teknik altyapı tesisleri ile çalışma alanlarına yönelik kararlar birlikte ele alınmalı, kentsel sosyal donatılar standartlara uygun olarak geliştirilmeli, teknik altyapının ve sosyal donatı tesislerinin konutlarla eşzamanlı biçimde kullanıma geçmesi sağlanmalıdır.
Projeler temelde rant artışını değil, can güvenliğinin sağlanmasını ve yaşam düzeyinin yükseltilmesini amaçlamalı, kentsel dönüşüm projeleri ayrıcalıklı imar hakkı sağlama aracı olarak kullanılmamalıdır. Bu kapsamda tüm yapılaşmalara yönelik güçlü, kamusal yapı denetim sistemi yaşama geçirilmeli, uygulama sonucu oluşan rant artışları doğrudan kamuya kazandırılmalıdır.