Dünyada bütün kurucu liderler ve genelde siyasi önderler ile siyasi parti liderlerine tarih içinde kendilerine soyadları ile hitap edilir ve soyadlarıyla anılırlar . Aynı İnönü gibi, Demirel gibi, Ecevit gibi, Baykal gibi, Erbakan gibi. Dünya tarihinin gördüğü en büyük devrimcisi kaldı ki Fidel Castro'dan Winston Churchill'e kadar dünyanın bir çok önderinin saygı duyduğu Mustafa Kemal ATATÜRK'e olan saygınlığı hafifletme adına ''kendini ait hissedeceği bir ifade '' tarzı ile ona atıfta bulunması kimsenin haddine değildir .Bu olsa olsa ATATÜRK'ü unutturma, onun ilke ve devrimlerini hafife almak üzere nafile bir çabadan başka bir şey değildir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e ''Atatürk'' soyadı TBMM de 2587 sayılı kanunla 24 Kasım 1934 te verildi. Yani bu soyad koskoca bir milletin verdiği, bir kişinin verdiği bir soyadı değildir. Kaftancıoğlu için ATATÜRK soyadı, kendini ifade etmese de ,bunu kullanmaktan imtina etse de Millet için Dünya için çok şey ifade ediyor. Ayrıca İstanbul İl Başkanının uzun süredir CHP ideolojisi ile çok çelişen söz ve demeçlerine tanıklık ediyoruz. Kendisi CHP adına siyaset üretmeden önce oturup Parti tüzüğünün 1. Maddesini ve Altı OK ilkelerini okumasını öneririm. CHP Parti Tüzüğünün Kuruluş ve ilkeler başlığı içinde 1. Maddesinde (1) Cumhuriyet Halk Partisi; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün liderliğinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin ve Kuvayı Milliye'nin devamı olarak 9 Eylül 1923 tarihinde kabul edilen "Parti Tüzüğü" ile kurulmuştur. (2) Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'tür. Diye yazar.

ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ VAZGEÇİLMEZ YOL GÖSTERİCİMİZDİR

Kendini solcu sanan, yetmez ama evetci, ikinci Cumhuriyetci, liberal solcu (?) lar, dönekler geçmişe bir baksınlar. 68 kuşağı ve bu hareketin önderleri Mustafa Kemal Atatürk'ü ve devrimlerini savunarak hareketlerini biçimlendirmişler, daha hala tamamlanmamış bitmemiş devrimleri tamamlamaya and içmişlerdir. Öyle ki Mustafa Kemal Atatürk'ün ''... bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücadeleyi uygun gören bir mesleği takip eden insanlarız ''sözünden alarak gençlik hareketlerinde ve devrim andlarında ... bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı''cümlesini kullana geldiklerini çok değerli dostum, ağabeyim Sn.Lütfü Kırayoğlu'nun anılarından dinlemişimdir. Ülkesiyle milletiyle bölünmezlik ilkesi Kemalizm'in söylemidir. Daha 1990 da CİA'nın Ortadoğu Masası şefi ve Türkiye uzmanı Graham Füller "Kemalizm'in modası geçmiştir" dememiş miydi.? Hatırlayınız Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanan Mümtazer Türköne isimli şahıs bir tarihte talihsiz bir açıklama yapmıştı:"Atatürkçü olmayı kendime hakaret sayarım. Ben, Atatürkçülüğün askeri vesayet düzeninin kendini topluma benimsetmek için ortaya koyduğu ve abarttığı, totaliter bir resmi ideoloji yaratma gayretlerinin ürünü olduğunu düşünüyorum" Şimdi kim nerede duruyor kamuoyunun değerlendirmesine sunuyorum

ATATÜRKCÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ TAM BAĞIMSIZLIK TEMELİNE DAYANIR

Hatırlatmakta yarar var. Türk Devrim modeli olan Atatürkçü Düşünce (Kemalizm); tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik temeline dayanır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı, ekonomik, kültürel, sosyal, hukuki, askeri her alanda tamamlayarak ele güne avuç açmayacak güçlü bir devlet ve gerçek anlamda demokrasinin uygulanabilmesine altyapı oluşturacak laik- çağdaş toplumun temellerini atmak, böylece her türlü sömürüye karşı duran, insan haklarına saygılı, toplumsal eşitliği sağlayan bir yönetim biçimi oluşturmaktır. Atatürk Devrim modeli budur. Atatürkçü düşünce, Kemalizm budur Atatürkçülük; aklın ve bilimin öncülüğünü, Demokratik, laik sosyal hukuk devletini, Gerçek demokrasiyi, Çağdaş uygarlığı, Halkın tüm tutsaklıklardan kurtularak, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler haline gelmesini, Aklın özgürlüğünü, Çağdaş ulusçuluğu savunmaktır. İnsanlık tarihinde olağanüstü bir uygarlık devrimini gerçekleştirmiş Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ü uzun süredir yıkmak isteyenlerin amacına hizmet edildiği bir dönemden geçerken ona yol açan söylemler ve gafletler kabul edilemez.