BLOG
Hayret içindeyim sanki salgın bitti, her şey normalleşti
Hafta sonu günlük vaka sayısı 110.000’i aşarak rekor seviyeye yükselirken 248 yurttaşımız daha yaşamını kaybetti. Geçen hafta erişkin yoğun bakım yatak doluluk oranı p leri bulurken her şey sanki normalleşmiş, hastalık ortadan kalkmış gibi bir davranış içindeyiz.Sağlık bakanlığının da her şey bitmişçesine davranması toplumun bu konuda iyice gevşemesine neden olmaktadır. Unutmayalım ki gün itibarıyla salgın başlangıcından beri 10.800.000 vaka ile toplam 86.500 kişinin yaşamını yitirmesi bu süreç içinde yaşadıklarımız, kaybettiklerimiz unutulacak şeyler değildir. Düşünebiliyor musunuz? halen 250 kişi her gün yaşamdan kopuyor her gün bir uçak kazası yaşanıyormuşçasına bir felaketle karşı karşıyayız bu azımsanacak, unutulacak, önemsenmeyecek ya da alınan önlemlerin gevşetilmesini gerektirecek bir durum mudur? Bu kadar normalleşilebilinirmi. Böyle bir tablo ile karşı karşıya iken bir bakıyorum. Sağlık bakanı ‘’ İlk kez dün günlük vaka sayısı 100 binin üzerine çıktı. 100 bin gibi bir sayının bundan 6 ay, 1 yıl önceki anlamı ile bugünkü anlamı aynı değil. Vakalar genellikle Omicron kaynaklı ve hastalık hafif seyrediyor. Kişisel tedbirlere uyup, aşılarımızı yaptırarak bu tabloyu aşacağız” diyor. Buna bakınca sanki 100.000 vaka eskiye göre önemsenmeyecek bir boyutta anlamı çıkıyor o zaman günde resmi rakamlara göre 250 kişi niçin yaşamdan kopuyor. Günlük yaşama baktığınızda da her yer dolu, maskeler çıkmış, mesafeler yok olmuş, toplu taşımada insanlar son derece sıkışık şekilde seyahat ediyor. İnsan sağlığı, halk sağlığı ve yaşamı bu kadar mı önemsiz.İşte tüm dünya da vahşi kapitalizmin, acımasız neoliberalizmin bizi getirdiği nokta bu. Önce insan yerine hani bir deyim var ya ‘’ölen ölsün kalan sağlar bizimdir’ Siz yine de kendinizi, yakınlarınızı, sevdiklerinizi, dostlarınızı düşünerek MASKE MESAFE HİJYEN ve İZOLASYON kurallarından vazgeçmeyin. Kendiniz başta herkesi koruyun
ENFLASYON YAKIYOR GIDA DA FİYAT ARTIŞLARI YARAYA TUZ BASIYOR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), aralıkta yüzde 36,06 olan yıllık tüketici enflasyonunun ocakta yüzde 48,69'a yükseldiğini açıkladı. Bu oran, 20 yılın en yüksek enflasyonu oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68,89 ile ulaştırma, yüzde 55,61 ile gıda ve alkolsüz içecekler, zam şampiyonu oldu. TUİK'in açıkladığı rakama göre ocak ayında enflasyon yüzde 11,10 artarken, Cumhurbaşkanlığı finans ofisi başkanının ‘’Kurun bu seviyelerde devam ettiği ortamda fiyat düzeltmelerinin etkisiyle ocak ayında eksi enflasyon bekliyorum. Tasarruf sahipleri ocaktaki negatif enflasyonu da dikkate almasınlar’’ sözleri ve Merkez bankasının aralık ayı sonunda ki tahminleri de daha üzerinden bir ay bile geçmeden yerle bir oldu. Bu arada 2021 yılında benzine 38 kez motorine 28 kez LPG (tüp gaz) ye 18 kez olmak üzere akaryakıta toplam 79 kez yani çalışma günü olarak bakıldığında her üç günde bir akaryakıta zam geldiğini düşündüğünüzde şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Dahada kötüsü öylesine alıştırıldık ki hatırlamıyoruz bile.
HEPİMİZİ ELEKTRİK ÇARPTI
Bu ay sonu Elektrik faturaları geldiğinde konuttan esnafa kadar herkes çarpıldı zira faturalar en az ikiye katlamıştı 8 metrekare 2 sandalyeli bir berber dükkânı 1.220.000 TL lik faturayı eline almış ‘’dükkân kirası gibi abi ne yapacağım bilemiyorum’’ 80 yaşında yalnız yaşayan bir teyze ‘’407 TL lik faturasıyla’ ’nasıl öderim ben bunu’’ diye düşünüp duruyordu. Şimdi soralım neden bunları yaşıyoruz? Tek kelime elektrikte özelleştirme. TMMOB EMOya göre, "EPDK`nın tebliği incelendiğinde devletin dağıtım şirketlerine elektrik satış fiyatı kilowaat için 32 kuruş ancak özel şirketlerin bize fatura ettiği elektrik birim fiyatı ise 79 kuruş. Vergi ve fon hariç yani özelleştirme farkı olarak 47 kuruş şirketlere ödüyoruz görünüyor. Kademeli tarifeyle 150 kilowaat saat üzerine çıkıldığında ise durum daha vahim. Yüzde 184 artış ile özel şirketler kamudan 32 kuruşa aldığı elektriği bize 130 kuruşa satıyor. Aradaki bu fark kısaca özelleştirmenin bu topluma faturasıdır.