BLOG
Günaydın
Günaydın güle hasret bülbüle,
Günaydın bülbülün aşkı güle,
Eyy dostlar, Uyandığınızda öyle bir günaydın deyin ki,
Yazıklar olsun,
Ömründe bir kez günaydın demeden ölene ..."
Nazım Hikmet Ran
Dönüp duran bir çark
Akıp giden bir zaman
Yine, yeniden bir sabah
"Günaydın yaşama.. '' Nazım Hikmet Ran
Değerli dostlar büyük şair Nazım'dan iki pasajla bu hafta sizlere günaydın diyerek başlıyoruz yazımıza. Diyanet işleri başkanının son yıllarda döktüğü incilerine geçen hafta bir yenisi daha eklendi AKP'nin siyasi figürü haline dönüşen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yazdığı Ramazan Günlükleri isimli kitabında "Günaydın" ve "Tünaydın" ifadelerini, "Cahiliye döneminin adeti" olduğunu belirterek "Cahiliye döneminde birinin evine vardıkları zaman mahremiyete saygı göstermez, 'Sabahınız hayat olsun' gibi sözler söylerlerdi. Bizde bazı kimselerin kullandığı, 'Günaydın, tünaydın' ifadelerine benzer ifadelerdi bunlar" diye ifade etti. Biz de buradan kendisine soruyoruz. Türkçe ezana karşı, Türkçe namaza karşı, Türkçe Kur'an'a karşı hatta Türkçe selamlaşmaya bile karşı... Sizce bu hangi kurumdur? Suudi Arabistan'da veya İran'da bir din kurumu olabilir mi? "Selamün Aleyküm" demek 4 bin yıllık Yahudi selamıdır."Günaydın" sözü ise dil devrimi ile kazandığımız öz Türkçe bir selamlaşma sözüdür. Ve bize aittir.
LAİKLİK, CUMHURİYETİN VE YARGI BAĞIMSIZLIĞININ TEMEL TAŞIDIR
Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde ilk kez adli yıl Diyanet İşleri Başkanı'nın duasıyla açıldı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Yargıtay binasındaki Adli Yıl Açılış Töreni'nde okuduğu dua ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın birlikte oluşturduğu görüntü Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğu kadar yargının bağımsızlığı ve laiklik ilkesinin de deformasyona uğratıldığının önemli bir göstergesiydi. On üç milyar liralık dev bir bütçeye sahip Diyanet İşleri Başkanlığı'nın esas görevi sadece din hizmetlerini yürütmek olan ve bu görevi yaparken laiklik ilkesi gereği devlet işlerinden ayırması gerekirken Diyanet yani Ali Erbaş neredeyse devlet işlerinde Diyanet'i her alana müdahale eder hale getirmeye başlamıştır. Bunu neden ifade ediyorum sadece son yıllarda verdiği demeçlere bakarak bunu görebilirsiniz. Daha dün iktidarla aynı dili kullanarak bu haftaki 'Ticaret hayatında helal haram bilinci' başlıklı cuma hutbesinde "Mümin, karaborsacılık yapmaz, fırsatçı davranmaz. Fahiş fiyatlarla insanları mağdur etmez. Alışverişte fiyatları kızıştırmaz, başkasının pazarlığını bozmaz. Hasılı, dünya hırsına kapılıp da harama bulaşmaz" sözlerine yer vererek fahiş fiyatla satış yapan esnafa göndermede bulunuyor. Bunun yani yalan ve hile ile elde edilen malların haram olduğunu din açısından caiz olmadığının fetvasını veriyor. Peki siz hiç Ali Erbaş'tan duydunuz mu İktidar eliyle oluşan yolsuzluklar, ihalelerde yapılan usulsüzlüklerle elde edilen rantlar, Aşırı harcamalarla devletin bütçesinden yitirilen kamu kaynaklarının heba edilmesine yönelik böyle fetvalar duymadınız. Yazıldığı çizildiği üzere eğer doğruysa yukarıda alıntı yaptığımız kitabını da Diyanet bütçesinden bastırması ne derece verdiği fetvaya uygundur.Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın müzeden camiye dönüştürülen Ayasofya'nın minberinde 24 Temmuz 2020'de hutbe okurken elinde kılıçla Atatürk'e gönderme yapması, Şubat 2021'de Boğaziçi Üniversitesi protestoları sırasında da açıklamalarda bulunması, Nisan 2020'deki bir hutbesinde de toplumu "sigara virüsü" ile mücadeleye çağırması ve İslam'a göre sigaranın "haram" olduğuna vurgu yapması,Erbaş'ın, 2018'de 10 Kasım öncesi Cumhuriyet rejimine ve Atatürk'e hakaret içeren açıklamalarıyla tanınan yazar Kadir Mısıroğlu'na ziyarette bulunması hatırda kalan bazı uygulamalarıdır.