BLOG
Demokratik sistemlerde bütçenin sahibi halktır (2)
Hatırlarsınız geçen haftaki yazımızda TBMM Genel kurulunda 09 Aralıkta başlayan bütçe görüşmeleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuştuk. Bu yazımızda da Demokratik ülkelerde olduğu üzere halkın yaşamını doğrudan ilgilendiren, hazırlığı, içeriği, uygulaması, sapmaları ve denetimi ile halkın sahibi olduğu bütçe kavramı üzerine devam etmek istiyorum. Halkın yaşamını ilgilendiren tüm faaliyetlerle ilgili ileriye dönük gelir ve giderlerin gösterildiği bu faaliyet planının yani bütçenin siyasal işlevi bulunduğundan söz etmiştik. Hazırlanan bütçenin TBMM de görüşülmesi ve onaylanması sürecine ilgisizlik her zaman olduğu gibi üst seviyedeydi. En azından kentimiz ölçeğinde iktidarıyla, muhalefetiyle, siyaset mekanizmaları, meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin halkı bu denli yakından ilgilendiren bütçe faaliyetleri üzerinde katılım beklerken tartışma açmaması, düşünce üretmemesi, ilgisiz kalması da bir o kadar düşündürücüdür.
BÜTÇENİN DENETİM FONKSİYONU VAZGEÇİLMEZ BİR UNSURDUR
Şimdi bakalım. Bütçe dediğimiz kavram niçin halkı bu kadar yakından ilgilendiriyor? Şimdi CHP Genel Başkanı'nın sunumundan elde etiğimiz ve araştırdığımız verileri paylaşalım. Ülkemizde 2020 Tl nin altında yani asgari ücretin altında 2 milyon 136 bin kişi yaşıyor. 847.643 kişi ise 1000 TL'nin altında emekli dul ve yetim aylığı alıyor. Diğer yandan 2002-2019 yılları arasında bu ülke yurttaşlarından aldığı vergilerle yabancı banka ve kredi kuruluşlarına 17 yılda 173 milyar dolar faiz ödedi. TUİK'in rakamlarına göre ağustos ayında 4.630.000 işsiz sayısı ile işsizlik oranı %14'e yükselirken bu dönemde genç issiz oranı ise %27.4'e yükseldi yani 3 üç genç ten bir işsiz konumda bulunmakta. Bütçenin denetimine ilişkin ise ne demeli ? 2018 yılı merkezi yönetim, hükümet bütçesi ile ilgili olarak 63 milyar 295 milyon TL yani Sayıştay eski para ile 63 katrilyon ödenek üstü harcama tespit etmiş. TBMM'nin yani halkın temsilcilerinin onayladığı bir bütçeyi yürütme organı anayasal kurallara rağmen aşabilir mi? Aşamaz. Buna yasa ve anayasa kural koymuş, Kamu idareleri bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde çok özel durumlar hariç izne bağlı %2'nin üzerinde harcama yapamaz. Diğer taraftan rejim değişikliği öncesi son bir yılda bütçe açığı yaklaşık 70 milyar TL iken Kasım 2018 ile Ekim 2019 arasında bütçe açığı yaklaşık 110 milyar TL olarak gerçekleşti bu da gösteriyor ki bu yeni sistem ekonomide de herhangi bir istikrar getirmemiş.
Bütçenin siyasal işlevi ile olarak ilgili tarihsel sürecini bir bilim insanı İİBF Mali Yönetim Anabilim Dalı Başkanı Sn. Elif Ayşe Şahin İpek'in çok değerli bulduğum çalışmasından 30.11.2016 tarihli ''Bütçe hakkının kullanılması bakımından TBMM'nin bütçe sürecindeki rolünün değerlendirilmesi'' başlıklı makalesinden bir alıntıyı siz okurlarımla paylaşmak istiyorum
''İngiltere'de mutlak monarşiye halkın ve halk temsilcilerinin yüzyıllarca süren mücadeleleri sonunda elde edilmiş olan ve tarihsel köken itibariyle 1215 yılında Magna Carta ile başlayan, kamunun nerelere ne ölçüde kaynak ayırması gerekeceği ve bu kaynakların finansmanı için vatandaşa ne gibi yükümlülükler getireceği, halkın ya da halk adına karar vermeye yetkili temsili meclislerin söz sahibi olmaları bütçe hakkı olarak kavramsallaştırılmıştır. İngiltere'de başlayan bütçe hakkının kullanılmasına ilişkin esaslar, başta Fransa ve Amerika olmak üzere diğer ülkeler tarafından da uzun süren mücadeleler ve gelişmelerden sonra kendi uygulamalarına dahil edilmiştir (Kara, 2014: 132). Bütçe hakkı, dünya tarihinde yaklaşık 800 yıllık demokrasi mücadelesinin aşama aşama kaydettiği kazanımların ürünüdür (Biçer ve Şahin, 2008: 19). Ülkemizde, bu hakkın kullanılması batıya göre çok daha geç tarihlerde ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet öncesi dönemde, 1876 Anayasası ile ortaya atılan bütçe hakkı fikri uzun yıllar uygulanamamış, II. Meşrutiyetin ilanı ile hayatiyet kazanmış, çağdaş anlamı ile kullanılması ise cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1924 Anayasası ile mümkün olabilmiştir (Yılmazcan, 1998: 172). 1927 yılında yürürlüğe giren Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile bütçe uygulama esasları ayrıntılı olarak tespit edilmiştir. Bu kanun 2003 yılında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun kabulü ile birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. Tarihsel gelişim süreci içerisinde, ülkemizde, 1924 Anayasası'nı takip eden 1961 ve 1982 Anayasalarında da bütçe ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve bütçe hakkı kapsamında yasama organının bütçeleme sürecindeki rolü tanımlanmıştır.''