BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Cumhuriyetimiz büyük bir modernleşme projesidir

Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Emperyalizme diz çöktüren muhteşem bir Ulusal Kurtuluş savaşı vererek, bağımsızlığımızın kazanılmasını sağlamış, saltanata ve hilafete son vererek 99 yıl önce, muazzam bir devrimle taçlandırdıkları Cumhuriyeti kurmuşlardır.
Bugün bu topraklar üzerinde özgür ve bağımsız yaşıyorsak, bunu başta Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimize borçlu olduğumuzu asla unutamayız.
Türkiye Cumhuriyeti dünyada ilk kez orta çağın kültüründen, orta çağın değerler sisteminden, orta çağın hukukundan, ekonomisinden, zihniyetinden, inançlarından sıçrayarak çağı yakalamaya yönelik bir büyük modernleşme projesidir. Cumhuriyet kurulduktan sonra eğitim, ekonomi, hukuk, kültür, alanında yenilenme ve birbiri ardından da pek çok proje yaşama geçirilmişti. Böyle bir değişimi yaşamış içinde bulunduğumuz coğrafyada bir başka ülke yoktur. Ulusumuza çağ atlatan bu modernleşme projesi tarihin kaydettiği en köklü, en büyük değişimlerin başında gelir. Birileri bu Cumhuriyet düşünce setlerimizi yok etmiştir derken, birileri bir gecede dilimizi, dinimizi yok ettiler, birileri de travma diyor ya travma diye bahsettikleri işte bu dönüşümdür.
Saltanat ve Hilafetin kaldırılmasıyla, Cumhuriyet devrimleri yeni ve modern bir Türkiye yarattı. Ancak Türkiye, maalesef daha sonra emperyalizme bağımlı bir ülke haline getirildi. Özellikle 1980`den sonra ekonomi, hukuk, kamu yönetimi, siyaset ve toplumsal yaşamda olumsuz yönde önemli dönüşümler gerçekleştirildi. Bugünkü iktidar döneminde ise artık temel değerlerimizle oynanarak hepsi bir bir yok edilmeye başlanarak, rant ekonomisi ülkeye egemen olmuş, ülkemiz yabancı sıcak para akımlarına muhtaç hale gelmiş, emperyalizmin desteklediği terör yolu ile bölünme süreci körüklenmiş, laik temelli yapı gerici uygulamalarla geriletilmiş, dini uygulamalar eğitim sistemi ve bütün toplumsal yaşamı sarmış, son olarak ta parlamenter sistem değiştirilmiştir  
Cumhuriyetimizin 100. Yılına girerken ülkemizin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü Cumhuriyet değer ve kazanımlarını, laikliği, planlı ulusal kalkınma yöntemlerini, sanayileşme ve demokratikleşmeyi, ülkede-bölgede-dünyada barış politikasını savunmak bir zorunluluktur. 
Bu şekilde eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, barış içinde bir arada yaşamı esas alan tam bağımsız bir Türkiye yaratmak mümkündür. Bu duygu ve düşüncelerle Cumhuriyet Bayramımızı kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk-Söylev ve Demeçlerinden iki paragrafı sizlerle paylaşıyorum. Bundan 95 yıl önce Ulu Önder Atatürk’ün tamda bugüne uygun Cumhuriyet ile ilgili değerlendirmeleri hepimize önemli bir mesaj vermiyor mu? Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün birebir sözleriyle ‘’Ensali atiyenin, Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü ona en birahmane bir surette hücum edenlerin başında cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların ahzi mevki ettiğini görerek mütehayyir kalacağını asla farz etmeyiniz. Bilakis Türkiye’nin münevver ve Cumhuriyetperver evladı böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakiki zihniyetlerini tahlil ve tespitte hiç de tereddüte düşmeyeceklerdir. Onlar suhuletle anlayacaklardır ki çürümüş bir hanedanın halife ünvaniyle başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasını mecburi kılan bir şekli devlette cumhuriyeti idare ilan olunsa bile onu yaşatmak kabil değildir’’Yani. (Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü bir surette Cumhuriyete hücum edenlerin başında cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz!
Bilâkis Türkiye’nin münevver ve Cumhuriyetperver evladı böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tespit te hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir. Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın, halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasını mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir )1927 (Nutuk II S. 831) 
‘’Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz.Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda tereddütsüz yürümeğe devam edecektir’’ (Atatürk bu konuşmayı şapka devrimi için 30 Ağustos Zafer Bayramı yıldönümü nedeniyle 30 Ağustos 1925 günü Kastamonu Türk ocağı'nda yapmıştır) 1926 (Atatürk'ün S.D. III S. 80)
Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın tam bağımsız laik demokratik sosyal hukuk devletimiz