BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Bursa’da göç olgusu (2)

Geçen hafta bu sütunlarda mülteci ve göç sorununa değinmiş Batuhan Akdoğan’ın sosyolojik ve psikolojik yönleri ile ele aldığı göç konusunu irdelemiştik. Konuya bu hafta Bursa özelinde devam ediyoruz. Çalışmada ifade edildiği üzere göç kavramı ile öncelikle belli bir nüfusun bir bölgeden başka bir yere transferi olup toplumun değer yargılarını, yapısını değiştiren bir sosyal olaydır. Göç olgusunun sosyolojik, ekonomik, psikolojik, kültürel yönleri ile bu değişim sürecinin toplum üzerinde önemli etkileri vardır Bazı insanların içinde bulunulan şartlardan veya bulunduğu ortamdan memnuniyetsizliği, daha fazla gelir elde etme, daha iyi yaşam arzusu, çocuklarına ve gelecek kuşaklara iyi bir gelecek ve eğitim imkânları sağlamak istemeleri sonucu bir yerden başka bir yere hareket etmeleridir. Bu durum aslında oldukça zor verilen bir karar olup kişisel olarak ta toplumsal olarak ta birçok riski de içinde barındırmaktadır. Ancak kentin cazibesi, modern yüzü, teknolojik gelişmişliği, daha iyi bir iş bulma kapasitesi, ulaşım kolaylığı, iyi bir eğitim olanağı gibi faktörler kırsaldan kente göçü de cazip kılmaktadır. Göçün, yeni bir yaşam biçimi, fırsatların çokluğu, mesleki yükselme gibi olumlu sonuçların yanı sıra kişisel giderlerin artmasından ötürü maddi durumun elverişsizliği, işsizlik, psikolojik sorunlar gibi çok çeşitli olumsuzlukları da olmaktadır. Diğer taraftan da toplumsal olarak irdelediğimizde göç sonucu kırsalda köy nüfuslarının hızla azalması, tarım ve hayvancılığın azalması, köy ekonomisinin şekil değiştirmesi, tarım topraklarının işlenmemesi, geleceğimizde çok önemli olan gıda üretimi ve gıda güvenliğinin sorunları ile karşı karşıya kalmamıza neden olacaktır.

Türkiye genelinde kentsel- kırsal nüfus dengesi açısından istatistiklere bakıldığında, TUİK verilerine göre; Türkiye’de 2021 yılında kentsel alanlarda yaşayan nüfus oranı 2011 de %77 iken 2021 de %93,1’e yükselerek kırsal nüfus oranı da %23 ten %7,9 a düşmüştür. Bursa’da ise 2018 de kırsal nüfus oranı %7,8 den bir yıl sonra bile 2019 da %7,1 e inmiştir (TUİK nüfus ve demografi-2021) bu da yıl bazında bile kırsaldan kente bir göçün varlığını gösteren güçlü bir delildir.Orhaneli, Keles, Harmancık ve Büyükorhan ilçeleri Uludağ bölgesinde yerleşik Bursa ya 60 ile 85 km uzaklıkta olup nüfusları da bu ilçelerin 6000 ile 19.000 arasındadır. Coğrafi olarak oldukça sıkıntılı gelişememiş ilçeler olup çok göç veren ilçelerdir

Bu örnekleme alanlarında, nüfus verilerine göre Orhaneli ilçesi 2006 yılında 25,000 civarı nüfusa sahip iken 2020 ye göre 19.000’e düşmüş aynı şekilde Keles ilçesi aynı tarih aralığında 16.000’den 11.000’e Büyükorhan 14.000’den 9.500’e Harmancık ise 8.000’den 6.500 nüfusa gerilemiştir. (TUİK 2006-2020) Bu göç çoğu kez Bursa’ya akmakta olup orada da çarpık kentleşme olgusuna neden olmakta ilçelerde ise ekonomi koşullar olumsuz olduğu için tarım ve hayvancılık terk edilerek kente göç edilmektedir. Buralarda sadece yaşlı nüfus barınmakta ve gittikçe bu dağ ilçeleri köyler başta olmak üzere küçülmekte ve yok olmaya doğru gitmektedir.

Bursa İlinde gerek tarımla uğraşanlar ve gerekse diğer orta ve düşük gelirli işlerde çalışanlar, tüm Türkiye’de olduğu gibi gelir düşüklüğü ile yüksek enflasyon nedeniyle geçim sıkıntısı çekmektedirler. Son yıllardaki tarım ve hayvancılık politikalarındaki dışa bağımlılık üretim maliyetlerinin aşırı artması çiftçinin gelir dengesinin bozulması tarımsal üretimden ve hayvancılıktan vaz geçilmesini getirmiş artık toprak işlenmez olmuş hayvancılık kırsalda terk edilmiştir.Köy yerleşim merkezleri sıkışık, alt yapıları yetersiz, işletme avluları çok küçük, modern tarımsal üretime ve yaşama uygun değildir. Köy merkezlerinde teknik işletme kurmak ve yeni iskâna yönelik gelişme alanları yaratmaksa zordur. Tarımsal işletmelerin ve yerleşim yerlerinin sorunları ile bunların yarattığı güvensizlik ortamı nedeniyle tarım arazileri kullanılmamakta, boş bırakılmaktadır.

Özellikle Büyükorhan, Orhaneli, Keles ve Harmancık İlçelerine bağlı dağlık köylerde ve kent merkezlerine göç ederek gecekondularda yaşayan kesimlerde geçim sıkıntısı çekilmektedir. Genç nüfusun kent merkezine göç etmesi nedeniyle köylerdeki nüfusun çoğunluğu yaşlı kimselerden oluşmaktadır. Dağ köylerinde yaşam koşullarının ağır olması şehir merkezine göçü artıran diğer bir nedendir. Serter’e göre Türkiye’deki iç göç hareketlerini sadece sanayileşme süreci ile açıklamak mümkün değildir. İç göç hızı, itici ve çekici güçlerin etkisi altında meydana gelen bir nüfus hareketidir. İtici etkenler, daha çok nüfusu köyden ve tarımdan koparıp köy dışına iten etkenlerdir. Çekici etkenler ise, köyünden ayrılmaya hazır ve istekli bulunanları kentlere doğru çeken ekonomik ve sosyal etkenlerdir (Serter, 1994:79).