BLOG
Atatürkçülük kutup yıldızımızdır yok edemeyecekler
Ülkemizin bulunduğu konum ve önemi ile ilgili söze başlarken hep ifade edilen bir şey vardır o da coğrafik konumu, doğu ile batı arasında köprü oluşu, jeopolitik ve jeostratejik pozisyonudur. Bunlar elbette ülkemizle ilgili kuvvetli ve doğru tanımlamalardır ama bir şey daha var ki en az bunlar kadar kuvvetli hatta daha da kuvvetli olan ise bu coğrafyadaki, bu üstünlüklerimizle iştahı kabaran başta emperyalist devletlerin ve onların içerideki dışarıdaki işbirlikçileri ile yüz yıldır rövanş almak isteyen gericilerin hedefleri. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, bölmek, tam bağımsızlık ülküsünden uzaklaştırıp sömürgeleştirmektir. İşte bunu yapabilmek için de bu sömürgenlerin en önemli stratejileri önce Atatürk'e saldırmak, onun ilke ve devrimlerini yok etmek, onu unutturmaktır Atatürk'e, Atatürkçülüğe, Kemalizm'e saldırmak başta altı ok olmak üzere ilke ve devrimleri yozlaştırmak, hatta modası geçmiştir diyerek algı operasyonları ile bir de demokrasi kılıfı uydurarak, kuruluş ve kurtuluş değerlerimizden vazgeçirmek eylemleri bir emperyalist projedir. Bunun başını da ABD emperyalizmi ve CIA çekmektedir Bunun içinde işte bu yazımızda bazı örneklerle Mustafa Kemal Atatürk'ü ve devrimlerini unutturmak, Kemalizm'in namuslu sesini kısmak ve laik Cumhuriyetimizi dönüştürmek isteyenlerin ağzından, yazdıkları kitaplardan ve raporlarından bunları tanıyalım istedim.
ATATÜRK'ÜN IŞIĞI SONSUZA DEK YOLUMUZU AYDINLATACAK
Geçmiş dönemlerden Türkiye-AB Ortak Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Parlamentosu üyesi Andrew Duff, Türkiye-AB Karma Parlamentosu Eş başkanı Joost Lagendijk, Samuel Huntington ABD'de bir stratejik araştırmalar enstitüsünde öğretim üyesi siyaset bilimci ve ölümünden önce ABD savunma bakanlığı danışmanıydı. Graham Fuller eski CIA Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcısı, Paul Henze eski CIA Türkiye istasyon şefi ve ABD Ankara eski büyükelçileri Morton Isaac Abramowitz ile Eric Edelman' eski ABD Dış işleri Bakanı Condoleezza Rice sadece bu birkaçının söylediklerine bakarak bile laik demokratik tam bağımsızlık ideali ile kurulmuş Türkiyemize uzun yıllardır biçmeye çalıştıkları rol ve buna ilişkin tuzakları çok açık biçimde görebiliriz. Düşündüren odur ki hadi biz bunları tanıyoruz onlar misyonlarının gereğini yapıp emperyalist emellere hizmetkarlık yaparak tüm dünyayı kendilerinin zenginleşmesi uğruna yok etmeye çalışıyorlar, bu çerçevede de ülkemize bir şekilde saldırıyorlar hem de müttefik görüntüsü içinde. Peki ya ne demeli bunlarla işbirliği içinde olan ikinci Cumhuriyetçilere, yetmez ama evetçilere, parlamenter sistem yerine federasyon veya başkanlık sistemini savunanlara, ılımlı İslam modelini dayatarak laiklik ilkesini zayıflatacak dini siyasete egemen kılan anlayışlara. Bizim bunları tanımamıza karşın iktidar olmanın yolu buradan geçer anlayışında olarak Atatürkçü görünüm içinde bu işbirlikçilere göz kırpanlar ise daha da vahimidir. Aslında şaşırmamak gerek bunlar Cumhuriyetin kuruluşu aşamasında da vardı hatta kuvayı milliye destanının yazıldığı esnada da mandacılar olarak tarihte karşımıza çıkmışlardı. Şunu herkes iyi bilmelidir ki çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma çabalarımızda Mustafa Kemal Atatürk, ışığı sonsuza dek yolumuzu aydınlatacak, ilke ve devrimleri ülkemizin geleceğine yön vermeyi sürdürecektir. Onu unutturmaya çalışanlar ise tarihin tozlu raflarında yer alacaklardır. Bir sonraki yazımızda yukarıda saydıklarımın söylemleri ile Atatürk karşıtlığı üzerinden Türkiye'ye biçtikleri rolleri sizlerle paylaşacağım.