BLOG

Gürhan AKDOĞAN

gurhanakdogan@gmail.com

Altılı Masa Atatürk ilke ve devrimleri ile cumhuriyetin değerlerinden vazgeçerek umut olamaz

Günümüzde emperyalizmin en kolay avı ''tam bağımsız olmayan'' ve ''parlamenter demokrasinin aşındırıldığı, erozyona uğratıldığı ve rafa kaldırıldığı’’ ulus devletlerdir. Emperyalizm önce devletin tam bağımsızlığını yok etmekte, sonra ülkedeki işbirlikçilerini kullanarak demokratik kurumları tasfiye etmekte, ulus devletin demokratik ve hukuk devleti özelliğinin yok edilmesiyle etnik ve mezhepsel kışkırtmalar da yaparak sıra ulus devletin kendisinin yok edilmesine gelmektedir. O nedenle Ulus devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin böyle bir tehlikeye kaymaması için Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ırka dayalı bir sistemin mahsurunu da ortadan kaldırarak “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Demişti. Yine en önemlisi Cumhuriyeti laiklikle taçlandırmıştı. Dahası Kurduğu Cumhuriyetin korunmasının üç temel ayağından birincisi ‘’Parlamenter demokrasi’’ ikincisi dışa karşı ''tam bağımsızlık'' ki dışa karşı tam bağımsız olmayan bir Cumhuriyet sonunda sömürge olur, üçüncüsü ise T.C. Anayasasının girişinde belirlenmiş olan ‘’devletin laik ve hukuk devleti ilkeleridir’’.  Peki sizce öylemi oluyor?


CUMHURİYETİN TEMEL DEĞERLERİ VE İLKELERİMİZ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

2021 yılında DEVA Partisi lideri Ali Babacan, ülkede uygun iklim olduğunda ve Uygun zemin olduğunda Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi konuşulabilir. Demişti. Şimdi ise hızını alamayan Babacan, "Devrim kanunlarını yeniden gözden geçirmemiz lazım. Cemaat, tarikatlar yapılanabilmeli. Şu anda CHP helalleşme süreci yaşıyor. Kolay değil. Uzun geçmişi var. O geçmişte neler neler var Diye ifade ederken Deva partili Sanem Oktar da "Anayasadan 'Türk' tanımını kaldırmak istiyoruz, doğrudur" diye demeç verdi. Diğer taraftan DEVA partili Yeneroğlu da''Tarikat ve cemaatler kapatılsın denmesine karşıyım'' der. Bir diğeri özerklikten bahseder. Şimdi size bir tablo sunuyorum emperyalizmin ağababaları Gramm Fullerin, Morton I. Abramowitz, Samuel P. Huntington’un ülkemizde uygulamak istediklerinden bunların söylediklerinin ne farkı var. Karşı devrimciler ve emperyalistler yüz yıldır bu emellerine nasıl ulaşamadılarsa Sn. Babacan sizin de Atatürk ilke ve devrimlerini, Cumhuriyetin temel değerlerini değiştirmeye gücünüz yetmeyecektir sizde bunu bilesiniz. Diğer taraftan bu ülkenin 20 yıllık iktidarının   15 yılında karar mekanizmalarında yer alıp hiçbir şey olmamış gibi hesap vermeden, sorumluluk duymadan, siyasete soyunup birde CHP sinin şanlı geçmişinde neler var neler deme cüretini göstereceksiniz. Siz önce on beş yıllık geçmişi bir sorgulayınız. O neler var neler dediğiniz CHP’nin 103 yıllık geçmiş tarihinde Kuvayı milliye destanı var, Erzurum kongresi var, Sivas kongresi var, Dünyada eşi benzeri görülmemiş ve emperyalizme karşı verilmiş muhteşem bir Kurtuluş savaşı var, Lozan var Montrö var bugün kürsüsünde nutuk attığınız Gazi Meclis var, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu var, Tam bağımsızlık ülküsü var, değiştirmek istediğiniz devrimler var, Ulus devlet var, çok partili sisteme geçiş var demokrasi var. Laik hukuk devleti var ve bunları yaşama geçiren Büyük önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK var.

Ülkemizin önünde rejimin de belirleneceği çok yaşamsal bir seçim var. Seçime ise birkaç ay kaldı. Bu arada ekonomiden pahalılığa, yoksulluğa dış politikadan sosyal ve siyasal gelişmelere kadar seçim öncesi birçok olumsuzluk yaşanmakta. Buna rağmen birçok şey seçime kilitlendi. Ve dahada önemlisi bugünkü başkanlık sistemi, parlamenter sistem, rejim tartışmaları en önemli gündem maddesi. Bu arada türbanla ilgili Anayasa değişikliği ise tüm siyasi yapılar için bir turnusol kâğıdı işlevinde. Özelliklede altılı masa için.  Öneri incelendiğinde, “başörtüsüne özgürlük” görünümü altında bambaşka kurallar, 100 yıldır dış ve iç olumsuz güçlerin Laik Cumhuriyetimizi bir Din Devletine dönüştürme gayretlerine destek olabilecek tehlikeler içerdiği görülmektedir. Kabul edilip yürürlüğe girmesi durumunda, büyük bir kaosa yol açacaktır bu teklif. Ulusal bütünlüğümüzü ve iç barışımızı zedeleyecektir. Devletimizin LAİK niteliğini, Anayasamızın TEK EŞLİLİK kuralını, devrim yasalarını, devrim yasalarını koruma altına alan Anayasamızın 174. maddesini işlevsiz bırakacak, yok hükmüne düşürecektir. Milletimiz ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerle, yolsuzluklar ve yoksullukla boğuşur, yasaklar ve antidemokratik baskılarla bunalır ve yaşamsal bir seçime giderken laiklik başta olmak üzere, Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine, Anayasamızın ruhuna, Başlangıç Bölümü’ne ve yukarıda belirttiğimiz maddelerine aykırı olan bu teklif çok tehlikelidir, çok yersizdir, çok gereksizdir. Getirenler de destekleyecek olanlar da tarih önünde sorumlu olacaklardır. Bu arada altılı masanın tavrı da Atatürk ilke ve devrimlerinden, Cumhuriyetin temel değerlerinden yana mı değil mi? Tarih bize onu da gösterecektir. İşte o nedenle duruşun turnusol kâğıdı gibi bir işlevi olacaktır