BİLDİRİLER
KUTLAMA BASIN DUYURUSU

Değerli Basın Emekçisi Dostlarım…

 

Çağdaşlaşma yolunda atılmış önemli bir adım olarak gördüğümüz basında sansürün kaldırılması ve 24 Temmuz’un  Basın Bayramı olarak kutlanmasına ilişkin duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak  istedim…

 

Günümüz Türkiye’sinde bir yandan İleri Demokrasi söylemleri dile getirilerek insanlar kandırılırken bir yandan da medya ve ifade özgürlüğünün gittikçe artan ağır baskılar altında olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız.

 

Basın özgürlüğü olmayan bir ülkede demokrasi ve insan haklarından söz edilemez…

 

Bölgemizdeki gelişmelerden kamuoyunu haberdar etmek adına gündemi takip eden, doğru ve tarafsız habercilik anlayışı ile çalışmalarını sürdüren sizlerin sayesinde yolsuzluk, usulsüzlük, çete, mafya, gasp, cinayet gibi iç karartan, toplumu üzen olaylar duyarlı vatandaşların gönlünü rahatlatmakta,teselli bulmakta ve  “ İyi ki basın var… “ noktasına getirmektedir. Gerçekten de basın olmasaydı yolsuzlukların, usulsüzlüklerin önüne nasıl geçilirdi? Kamu malları talan edilmeden nasıl kurtarılır, vatandaşlar nasıl bilgi sahibi olabilirdi…??"

Halkın doğru haber alma hakkına hizmet eden sizlerin özgürlüğü; Anayasamızın 28. maddesinde belirtildiği üzere, 'Basın hürdür, sansür edilemez' hükmü ile anayasamızla güvence altına alınmıştır.

Ancak; yakın geçmişte, gazetelerin basıldığı,bombalandığı,gazetecilerin kurşunlanıp birçok değerli basın mensubunun öldürüldüğü, bu ülkede soru soran gazetecilere Başbakanın “Sen nerede çalışıyorsun…? “ diye sorduğu,gazete patronlarına köşe yazarlarının şikayet edilip işinden kovdurulduğu,henüz basımı dahi yapılmamış taslak kitapların toplatıldığı bir dönemi içimiz acıyarak yaşıyoruz…

Türk basın tarihinde 103 yılda Hasan Fehmi’den başlayarak Hrant DİNK’e kadar ,Hasan TAHSİN, Abdi İPEKÇİ, Çetin EMEÇ, Turan DURSUN ve Uğur MUMCU’lar dahil 62 gazeteciyi fikirleri ve yazılarından ötürü yitirmemizin acısı hala yüreklerimizde…

Sansür, Özgür düşüncenin gelişmesini ve toplumun demokratikleşmesini engelleyen önemli bir unsurdur.Diğer taraftan sansür,kamuoyu oluşturulması ile toplumun gelişmesinde birçok önemli görev ve sorumlulukları üstlenen basının özgür konumunu gölgeler ve temel işlevinden uzaklaştırır.

Basının toplumun gelişmesinde güven ve huzur ortamına kavuşmasında önemli bir görevi vardır.Meslek ilkelerine bağlı kalarak halkın doğru ve zamanında bilgilendirilmesi ve toplumun bilinç düzeyinin arttırılması basınımızın en temel görevidir.Buna karşın, hala basının üzerinde tehditler ve gölge varsa, bu, sansürün kalktığı anlamına gelmez.Sansür hukuken ortadan kalksa da hiçbir dönemde bunu tam anlamıyla yaşayamadık.

 

Demokrasinin temel taşlarından biri olan basın özgürlüğü şeffaf yönetim ilkesinin de temel yapı taşlarındandır.

 

Günümüz Türkiyesinde ; demokrasinin geliştirilmesine yönelik söylemler en ileri düzeyde iken,uygulamalarda basın özgürlüğünün kağıt üzerinde kalması demokrasinin gelişmesinde en önemli negatif göstergedir.

 

Birçok uluslararası araştırmalar ve endekslerde ,ülkemiz süratle geriye giderken bu iktidar ileri demokrasi diyerek bir illüzyonu halkımızın önüne koymaktadır.

 

Bu bağlamda;

 

Tüm bu raporlar ve endekslerin; Executive Opinion Survey yöntemiyle hazırlandığı dikkate alınırsa rapor ve endekslerin inandırıcılığının yüksek olduğunu belirtebiliriz.

 

Bu raporlardan birinde;Türkiye, dünyanın en demokratik sayılan 22 ülkesi arasında yer almıyor. Onun arkasından gelen 2.  kategori ise arızalı demokrasilerdir., bu bölümde ise 52 ülke bulunmakta ancak ülkemiz bu kategoride de yer almıyor.Dördüncü ve son kategori ise,Totaliter ülkeler kategorisidir.Türkiye demokratik ülkeler ile Totaliter ülkeler arasında yer alan 3. kategori olan Hibrit rejimler arasında yer alıyor ve dünyada 89. sıradadır. Demokrasinin en temel unsurlarından biri olan yargı bağımsızlığı  insan hakları ve basın özgürlüğünde de ne denli gerilediğimiz ortadadır.

Dünya basın özgürlüğü kutlanırken 3 Mayıs 2010 tarihinde, uluslararası basın kuruluşlarının hazırladığı raporda ülkemizin basın özgürlüğüne  saygı açısından 175 ülke arasında 127. sırada olduğunu ve o tarihte halen gazetecilere açılmış 700 dava ve 40 gazetecinin tutuklu bulunduğunu göstermesi oldukça düşündürücüdür.

 

 

Merkezi Paris’te buluna uluslararası basın örgütü olanSınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü(RSF) basın özgürlüğüne saygı duyan ülkeleri sıraladığı raporda ise,

177 ülke arasında 2008 yılında 102….2009 yılında 122… 2010 yılında ise 127. sırada yer alması gerçekten basın bayramını kutladığımız bu günde basın özgürlüğü’nün son birkaç yılda bile nasıl gerilediğinin önemli bir göstergesidir.

 

20011 yılında ise, Freedom Hause’nin Basın Özgürlüğü 2010 Raporu’na göre 1 yılda 5 sıra gerileyerek dünya sıralamasında 196 ülke arasında 106. oldu. bu puanla Mozambik, Haiti, Burkina, Faso gibi ülkelerin gerisinde kaldık.

 

Son olarak Türkiye Dünya Ekonomik Forumu’nun 2010 Küresel Bilgi Teknolojileri Raporu’nda yer alan basın özgürlüğü sıralamasında da ülkemiz, sadece İran,Libya Zimbabwe’ yi geçerek 138. ülke arasında 135. olmamız ve tüm bu göstergeler canımızı acıtan bir tablodur.

 

İşte tüm bu buruk duygularımla ;

 

Basında sansürün kaldırılışının 103. yılında; Türkiye’deki gazeteci ve yazarlarımızın bir kısmının uzun süredir cezaevlerinde, birçoğunun mahkemelerde ve kalemlerinin de otosansür kıskacında olduğu bir ortamda ,sansürün kaldırılışının temellerinin atıldığı gün olan 24 Temmuz Gazeteciler Günü'nüzü ve Basın Bayramı’nızı candan kutluyor, her türlü sansürün ortadan kalktığı günlerde yaşamak dileğiyle tüm basın mensubu dostlarıma çalışmalarında başarılar diliyorum….

 

 

Bir gurup CHP üyesi adına

Gürhan AKDOĞAN