BİLDİRİLER
Dünya Emekçi Kadınlar Günü Konuşma Metni 8 Mart
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
KONUŞMA METNİ :
Değerli Milletvekilim
İl Yöneticilerim
İl ve İlçe Kadın Kollarım
Cumhuriyet Halk Partisi’nin çok değerli emektarları
Sivil Toplum Örgütlerinin kıymetli temsilcileri
Değerli Basın Mensupları
Sevgili konuklar….
08 Mart 1857 yılında, New York’taki 40 bin dokuma işçisi kadının, insanca çalışma koşulları istemiyle başlattığı ve 129 kişinin yaşamını yitirdiği hareketin
155. yılı nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Kadın Kollarımızın düzenlediği bu anlamlı günde;hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz KUTLU OLSUN …
Kadın,toplumun yarısı demektir…Kadın demek emek demektir bir bakıma…
Her yeni güne sizin emeklerinizle başlarız…Sıcak bir çayın deminde,temiz bir çorabın sıcaklığında, ütülü bir gömleğin ışıltısında ve saymakla tükenmeyen daha birçok konuda emeklerinizi hissederek başlarız güne...
Sizler yaşamımızın vazgeçilmez unsurlarısınız…
Evimizde,aşımızda,işimizde, sizin verdiğiniz emekler var…
O nedenle,sadece 8 Mart günü değil, yılın 365 günü Dünya Emekçi Kadınlar Günü’dür bence …
- Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
- Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
- Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
- Başka bir deyişle dünyadaki işlerin % 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90’ına ve toplam mal varlığının % 99’una sahipler.
Bir ülkenin uygarlık düzeyi, kadınların yaşam şartlarına bakmakla ölçülebilir…
Bakınız , yapılan araştırmalar 21.yüzyıl Türkiye’sinde kadın profilini gözler önüne şöyle seriyor :
- Kadın- erkek eşitliğinde Türkiye, 134 dünya ülkesi arasında 129’uncu sırada yer alıyor.
- Kadınların yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor. (4 milyon)
- Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20’si ise nikâhsız yaşıyor.
- Her gün ortalama 5 kadın gördükleri şiddet sonucu hayatını kaybediyor.
- Aile içi suçların yüzde 87’si, kadınlara karşı işleniyor.
- Eğitim gören 100 kadından sadece 2-3 tanesi yüksek öğrenim görüyor.
- Kadınların yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.
- Kadınların sivil toplum örgütlerine katılımı yüzde 24, siyasi partilere yüzde 13, sendikalara yüzde 6, siyasi uğraşıya ve parlamentoya katılımı yüzde 4 civarındadır.
- 3 milyona yakın sendika üyesinin sadece 300000 e yakını kadın.
- Doğum izni, kreş , cinsel taciz, adaletsiz vergi sistemi vs gibi sorunlar kadın emekçilerin belini büküyor
Kısacası;
------Her gün onlarca kadın öldürülüyorsa hunharca , kızlar satılabiliyorsa bu çağda,
------ Bir özürlü kadına yıllarca tecavüz edildiğinde, adli tıp çıkıp “bağırabilirdi” diyebiliyor ve kimsenin sesi çıkmıyorsa,
------Her gün onlarca kadın öldürülüyorsa hunharca ,kızlar satılıyorsa parayla,
------ Dekanı’nı eleştirdiği için üniversiteden uzaklaştırılan Mikail, hangi sözlerinden dolayı ceza aldığını halen bilmiyorsa,
------Çok eşliliği savunan kadınlar boy gösterebiliyorsa manşetlerde…
------“Atatürk Milliyetçiliğine bağlı öğrenci yetiştirme kuralı” kalkıyorsa bir gecede,
------Bayramlarımız, kutlamalarımız bir bir kaldırılıyorsa;
------13 yaşındaki kız 26 kişinin hayvani duygularına kurban edildiğinde, “rızası var” gerekçesiyle cezalar düşürülebiliyorsa, çocuk gelinlerin sayısı 5.5 milyonu bulmuşsa,
------Bugün Atatürk’ün Geçliğe Hitabesi rahatsız ediyorsa birilerini, “Ayet midir ki , değiştirilemesin…” denilebiliyorsa kibirli bir edayla,
------Dindar gençlik türküleri ile bizler dinsiz ilan ediliyorsak,
------Yurtiçindeki basın emekçileri bir bir tutuklanıp , yurtdışındakilere de kafa tutuluyorsa ,
ne medeniyetten ne de medeni kanundan bahsetmek anlamsız.
Türkiye’de kadın olmak, özgürlük için sürekli mücadele etmeyi gerektiriyor…
Çünkü kadınlar;bir emekçi olarak sömürülmesinin yanı sıra, ayrımcı, cinsiyetçi yasal yaklaşımlar, gelenekler ve toplumsal kurallardan dolayı bir yığın sorunla karşı karşıyadır
Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki ,10 yıllık AKP döneminde ;
Kadınlar hak ve hukuk açısından birçok kazanımlarını yitirdiler.
Kadının adına dahi tahammül edilemez oldu ki; Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurarak kadınların mücadeleleri sonunda kurulan bir bakanlığın işlevi sona erdirildi.
AKP, 10 yıllık iktidarı döneminde, yüzde bin 400 artan kadın cinayetlerine karşı ise “Kadına karşı şiddet azalıyor, medya ve muhalefet abartıyor” diyecek kadar umursamaz ve ciddiyetsiz yaklaştı.Oysa; 6553 kadın cinayeti kayıtlara geçti.
Değerli Kardeşlerim ;
- 1. Dünya Savaşı Osmanlı’nın yenilgisiyle sona ermiş,30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştı…
- Osmanlı yönetimi gaflet uykusundaydı…
- Tüm vatan toprakları işgal altındaydı…
- Mustafa Kemal’in önderliğinde, kadınıyla erkeğiyle genciyle yaşlısıyla bir millet ayağa kalkmıştı…
- 9 milyonu kadın ve çocukların oluşturduğu 13 milyonluk bir ülke, emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştı.
Anadolu;
Hiçbir teslimiyetin yıkamayacağı kadar bağımsız…
Hiçbir silahın yok edemeyeceği
Hiçbir yutturmacanın zedeleyemeyeceği
Hiçbir baskının yıldıramayacağı kadar özgür bir kararla direnişe geçmişti…
Direnmek isteyenlerin savunması,sağlam olmak zorundaydı…
Bu savaş aynı zamanda kadınların savaşıydı…
Kadınlar;
İşgal bölgelerinde yaşanan tecavüz ve taarruzlar karşısında erkekleri göreve çağırdılar adeta…
Ellerine silah alarak savaşa katıldılar…
Cephe gerisinde hizmet verdiler…
Halkı yönlendirmek için dernekler kurdurttular…
Basın faaliyetlerinde bulundular…
Mitingler düzenlediler…mitinglerde yer aldılar…
İşgal altındaki bir coğrafyada,emperyalizmin tüm güçlerini vuruşa vuruşa kovan…dünyada eşi benzeri görülmeyen bir Kurtuluş Savaşı’nın temel unsuru olan kadınlarımız, tarih sayfalarına adını yazdırmış… kadın mücadelesinde bugünkü kadınlarımıza örnek olmuş ,esin kaynağı olmaya da devam etmektedir…
Bu bağlamda;
Başta Halide Edip Adıvar lar Fatma nineler olmak üzere, adını saymakla bitiremeyeceğimiz daha binlerce kadınımız “Ya istiklal ya ölüm” diyerek;
kanla… acıyla…gözyaşlarıyla…azimle…inançla…onurla ulaştı CUMHURİYET’e..
Çünkü; Özgürlük mücadelesi verilmeden onur kazanılamazdı…
Emperyalizme karşı başkaldıran, ulusal direnişi yöneten, stratejik bir devrimi gerçekleştiren, sonrasında çağdaş bir model oluşturan M. Kemal Atatürk’ün kurduğu şanlı Cumhuriyetimizin ve Ülkemizin dört bir yandan kuşatılmaya çalışıldığı, Cumhuriyetimizin ilkelerine ve temel değerlerine büyük saldırıların olduğu günümüz Türkiyesi’nde, önemli bir tarihsel süreçten geçtiğimizin farkındayız.
İnsanlık tarihinde olağanüstü bir uygarlık devrimi gerçekleştirmiş Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü yıkmak isteyenlerin amacına hizmet edildiği bir dönemden geçiyoruz
Hatırlatmakta yarar var. Türk Devrim modeli olan Atatürkçü Düşünce (Kemalizm); tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik temeline dayanır. Kısaca ifade etmek gerekirse, Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasi bağımsızlığı, ekonomik, kültürel, sosyal, hukuki, askeri her alanda tamamlayarak ele güne avuç açmayacak güçlü bir devlet ve gerçek anlamda demokrasinin uygulanabilmesine altyapı oluşturacak laik- çağdaş toplumun temellerini atmak, böylece her türlü sömürüye karşı duran, insan haklarına saygılı, toplumsal eşitliği sağlayan bir yönetim biçimi oluşturmaktır. Atatürk Devrim modeli budur. Atatürkçü düşünce, Kemalizm budur.
Atatürkçülük; aklın ve bilimin öncülüğünü,
Demokratik, laik sosyal hukuk devletini,
Gerçek demokrasiyi,
Çağdaş uygarlığı,
Planlı karma ekonomiyi,
Halkın tüm tutsaklıklardan kurtularak, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler haline gelmesini,
Aklın özgürlüğünü,
Çağdaş ulusçuluğu savunmaktır.
Sizler; Cumhuriyet tarihimizin odak noktasında yer alarak,emperyalizme karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda, bağımsız,özgür,laik demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti mücadelesinde etkin bir rol oynayan vefakar ve cefakar aydın Türk Kadınlarısınız…
Bu ülkenin her ışığında sizin verdiğiniz emekler var… Sizler sahip olduğunuz güçle her zaman siyasette yer almaya devam edeceksiniz…
İnsanın insana…kadının erkeğe eşit olduğu…sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı…ilerleyen,kalkınan adil bir toplum yapılanması için ; ekonomik sorunlarımızı,sosyal sorunlarımızı,Türkiye’ye yönelik tuzakları,tehditleri,kuşatmayı el ele vererek birlikte aşacağımıza inanıyorum…
Daha iyi bir gelecek,daha güçlü bir Türkiye,daha aydınlık yarınlar, ancak KADINLARLA mümkün olacaktır diyerek, hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum…
08 Mart 2012
Gürhan AKDOĞAN
CHP Bursa İl Başkanı