SAYIN BAŞBAKAN ESİP GÜRLÜYORDU DAVOSTA İSRAİLLE İLGİLİ? ONE MUNITE, ON


Suriye sınırlarındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısında CHP adına konuşan CHP gnl. bşk. yrd. Onur Öymen, Suriye sınırındaki toprakları mayınlarını temizletme karşılığında 50 yıllığına yabancılara veremezsiniz, hani one minute dedi.



        Suriye sınırlarındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili yasa tasarısında CHP adına konuşan CHP gnl. bşk. yrd. Onur Öymen, Suriye sınırındaki toprakları mayınlarını temizletme karşılığında 50 yıllığına yabancılara veremezsiniz dedi. Aşağıda CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen 'in konuşmasının tam metni yer almakta :



       



CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI ONUR ÖYMEN’İN TBMM GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMA METNİ – 13 MAYIS 2009






        Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Suriye sınırından temizlenecek mayınlarla ilgili kanun tasarısının 1’inci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.



        Değerli arkadaşlarım, şu sırada Meclisin huzurunda bulunan yasa tasarısı yalnız bugün için değil, ülkemizin elli yıllık geleceği açısından fevkalade önem taşıyan bir kanundur. O bakımdan bunu büyük bir titizlikle incelemek zorundayız.



        Değerli arkadaşlarım, Ottawa Sözleşmesinden bahsedildi. Ottawa Sözleşmesine göre, 2014 yılına kadar ülkemizdeki bütün mayınlar temizlenecek; bu arada, 1954 yılında Suriye sınırına sermiş bulunduğumuz mayınları da toplamamız gerekiyor, temizlememiz gerekiyor. Şimdi, burada dikkat çekici nokta şudur: Bu Hükûmetten önce, 2001 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, Genelkurmay Başkanlığıyla da istişare ederek, onun görüşünü, olumlu görüşünü alarak bir kararname çıkarıyor. 11 Haziran 2001 tarihinde Hükûmet Genelkurmay Başkanlığına bir görev veriyor, diyor ki: “Bu mayınları siz temizleyeceksiniz.” Bunun bir maliyeti var, bunun için gerekli makine ve teçhizat alınacak, Genelkurmay Başkanlığı 35 milyon dolar istiyor; “35 milyon dolar verirse Hükûmet, biz bu mayınları temizleriz.” diyor. Derhâl çalışmaya başlıyorlar. Bir miktar tahsisat da alıyorlar. Bunun için özel komite kuruyorlar. Hiçbir aşamasında bunun Genelkurmay Başkanlığı “Biz bu işi yapamayız.” demiyor, demiyor. Şimdi, öyle bir hava yaratıldı ki, sanki Türkiye Genelkurmay Başkanlığı “Biz bu işi yapamayız, biz bu işi yapmaktan vazgeçiyoruz.” gibi bir söz söyledi, bir yazı yazdı. Onun üzerine 2004 yılında, Sayın Bakanın açıkladığına göre, bir toplantı yapıldı ilgili bütün kurumların katılımıyla ve bu toplantıda -Sayın Bakanın söylediğini tekrarlıyorum- temizleme işinin, tecrübesinden ötürü, Maliye Bakanlığına verilmesi kararlaştırıldı. Yani düşünebiliyor musunuz? Mayın temizleme işinde Maliye Bakanlığı Genelkurmaydan, Millî Savunmadan daha tecrübeliymiş. Dünyanın neresinde görülmüş bu?



        Değerli arkadaşlarım, Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın en büyük, en güçlü yedinci gücüdür, NATO’nun ikinci büyük kuvvetidir. Dünyada -dün açıklandı burada- elli beş ülkenin silahlı kuvvetleri mayın temizleme işinde görev alıyor, hepsi bunu yapabilecek, Türk Silahlı Kuvvetleri yapamayacak. Buna inanmak kabil mi? Yani böyle bir iddiayı bizim kabul etmemiz kabil mi?



        “Elimizde Genelkurmayın yazısı var.” diyorlar. Buyurun, okuyun. Buyurun, kürsü burada, gelin, burada, Genelkurmay, o yazıda: “Maliye Bakanlığı bizden daha tecrübelidir, biz yapamıyoruz bu işi, biz üstlenemiyoruz, bırakın Maliye Bakanlığı yapsın.” demiş size.



        Biz buna inanmıyoruz. Türk Genelkurmay Başkanının devlet tarafından verilen böyle bir görevi yapamayacağını ilan ettiğini biz kabul etmiyoruz. Çok daha tehlikeli, çok daha zor görevleri büyük başarıyla yapan Türk Silahlı Kuvvetleri kendi döşediği mayınları temizleyemeyecek. Elinde planı var, elinde krokisi var, kendi döşediği mayını krokisine göre temizleyemeyecek.



        Efendim, yağmur yağmış, bazı mayınların yeri değişmiş, o yüzden yapılamazmış. Buna kim inanır? Türk Silahlı Kuvvetleri yapamayacak, ama sizin ihale edeceğiniz özel bir firma kendi döşemediği mayınları toplayabilecek.



        Son günlerde hepimiz basından izliyoruz, bırakın Silahlı Kuvvetleri Türk polisi kendisinin döşemediği patlayıcıları, bombaları, mühimmatı, “Ergenekon Davası” denilen dava çerçevesinde eliyle koymuş gibi buluyor. Toprakta buluyor, denizde buluyor, çıkartıyor, hiçbir problem olmuyor. Yani polisin becerdiğini asker beceremeyecek, kendi döşediği mayını temizleyemeyecek. Buna kimse inanmaz. Buna hiç kimse inanmaz. Bizi inandıramazsınız. Cumhuriyet Halk Partilileri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kendi döşediği mayınları temizleyemeyeceğine inandıramazsınız, bir.



        İki, bunu Ottawa Sözleşmesi için mi yapıyorsunuz? Evet. Ottawa Sözleşmesi’ne göre 2014 yılına kadar Türkiye'deki bütün mayınları temizleyeceğiz değil mi? Evet. Güneydoğuda, Suriye sınırında kaç mayınımız var biliyor musunuz? Ben size söyleyeyim: 615.419 mayınımız var. Bütün bu tartıştığımız konu 615.419 mayının temizlenmesi. Peki, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde kaç tane mayın var? Ottowa Sözleşmesi size sadece Suriye sınırındaki mayınları mı temizleyin diyor? Türkiye’deki bütün mayınları temizleyeceksiniz. Suriye sınırında 615 bin. Bütün Türkiye’de kaç tane var? 921.080 mayın. Gerisini kim temizleyecek? Onu da mı ihale edeceksiniz? Türkiye'nin her köşesindeki mayınları temizleme işini de mi özel firmalara vereceksiniz? Bu, bir.



        İkincisi, Hükûmet her vesileyle hukuka saygıdan bahsediyor. En olmayacak davalarda bile… Ergenekon Davası’nda gördük, Türkiye'nin ve dünyanın en ünlü hukukçuları yapılan usul hatalarından bahsediyor, yanlışlıklardan bahsediyor, insan haklarına aykırı uygulamalardan bahsediyor; Hükûmetten bir ses: “Herkes yargıya saygı göstersin.” Öyle mi? Peki, siz yargıya saygı gösteriyor musunuz? Danıştayın bu konuda aldığı karara saygı gösteriyor musunuz? Danıştay ne diyor size? “Aynı firma hem mayın temizleme hem de tarım işletme işini yapamaz.” diyor, hukuka aykırı, yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Siz ne yapıyorsunuz? Buyurun, Hükûmetin getirdiği tasarı burada. Hükûmetin getirdiği tasarının 2’nci maddesine bakın, sanki Danıştay hiç böyle bir karar vermemiş gibi İhale Kanunu’ndan istisna ederek bu işi, Kamu İhale Kanunu’nun dışında yapmak üzere de Hükûmete yetki veriyor. Bunu teklif ediyorsunuz, yani Danıştayın kararı hiç yokmuş gibi. Sonra ne oluyor? Plan ve Bütçe Komisyonunda değiştiriliyor. Değerli arkadaşlarım biraz önce söyledi, önce Kamu İhale Kanunu koşullarına uyacağız, olmazsa, gene öbür şekilde, yani Danıştayın yasakladığı şekilde uygulayacağız. Niyetiniz ne? Siz ne yapmak için bu kanunu çıkarıyorsunuz?



        Açın, getirdiğiniz metnin 3’üncü maddesini okuyun. 3’üncü maddesini, Meclise şu anda sunulmuş hâliyle okuyorum size: “Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesidir.” Buyurun. Hani kullanım karşılığında temizleme olmayacaktı? Hani Danıştay kararı vardı? Nasıl bunu yapabilirsiniz? Nasıl bunu önerebilirsiniz? Devlet en yüksek yargı organlarının önerilerini nasıl siz bu kadar göz ardı edebiliyorsunuz?



        Değerli arkadaşlarım, üçüncü husus şu: Bu topraklar kimin toprağı? Bu topraklar, o bölgede yaşayan vatandaşlarımızın atalarının toprağı. Siz bu toprakları yarım yüzyıllığına bir şirkete vereceksiniz. Var mı böyle bir şirketiniz? Türkiye'de silahlı kuvvetlerin yapamayacağı bir işi yapabilecek bir özel şirket var mı? Yok. Belli ki yabancılara vereceksiniz. Nereden biliyoruz? Daha önce iki tane ihale açtınız, oradan biliyoruz, aynı iş için iki tane ihale açtınız. Gerçekleri açıkça konuşalım. Bu ihaleye katılan firmaların listesi elimizde. Bakınız, çoğunluğu ya İsrail firması ya İsrail ortaklığı. Ne oldu, Sayın Başbakan esip gürlüyordu Davos’ta İsrail’le ilgili? Ne oldu “One minute!”, “One minute!” ne oldu?



        Şimdi, bütün bunlar, belli ki siz bunu yabancı bir firmaya, birkaç firmaya, muhtemelen bu işin uzmanı olan bir İsrail firmasına vereceksiniz. Suriye sınırı gibi en hassas, stratejik açıdan en önemli topraklarımızı yarım yüzyıllığına bir yabancı firmaya vereceksiniz. Ve öyle hükümler olacak ki -uluslararası tahkim anlaşmaları vesaire- bu hükümlere göre siz bu toprakları bir daha geri alamayacaksınız. Sizden sonra gelecek hükûmetler -inşallah yakında gelir- dese ki: “Yanlış iş yaptık, düzeltiyoruz.” Düzeltemeyeceksiniz. Yarım yüzyıllığına, bizim atalarımızın topraklarını yabancı bir şirketin istifadesine sunacaksınız.



        Değerli arkadaşlarım, aranızda güneydoğudan gelen arkadaşlarımız var, oradan seçilen insanlarımız var; hepsi bizi dinliyor. Mangalda kül bırakmıyorsunuz. “Kürt asıllı vatandaşlarımızın hakları” diye her gün çıkıyor Başbakan demeç veriyor; “Onların haklarını koruyacağız.”, “Bu iş silahla olmaz.”, “ekonomik tedbirler” filan. Böyle mi koruyacaksınız? Güneydoğudaki insanlarımızın haklarının yarım yüzyıllığına yabancı bir şirkete verilmesiyle mi koruyacaksınız orada yaşayan insanlarımızın haklarını? Böyle mi iş sahası yaratacaksınız bu insanlara?



        Değerli arkadaşlarım, baştan aşağı yanlıştır. Paranız mı yok? Yani 35 milyon dolar, 40 milyon dolar verecek paranız yok ama Başbakana uçak almak için 60 milyon dolarınız var. Bir uçağı eksik olsun Başbakanın. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Bir uçağı eksik olsun Başbakanımızın yeterince uçağı var, ayağı yere değmiyor uçakla dolaşmaktan. Yeni bir uçak almaktan vazgeçin. Bırakın o parayla bu toprakları kendi vatandaşımıza verelim, topraksız köylümüze verelim, topraksız köylümüze verelim. Bu işler hiç, kardeşim, mugalata kaldırmaz, ben size söyleyeyim. Güneydoğudaki vatandaşımızın toprağını bir yabancı şirkete yarım yüzyıllığına vereceksiniz, işin özü budur ve Hükûmet bunun kararını vermiştir, sofrasını kurmuştur, şimdi bunu tezgâhlıyorlar; bunu reddediyoruz. Bunu reddediyoruz. Türk vatandaşları adına reddediyoruz, güneydoğuda yaşayan vatandaşlar adına reddediyoruz, hukuk adına reddediyoruz; bunu yapamazsınız. Bakınız, NATO’nun NAMSA kuruluşu var. Bu belgede bilgileri de var. NATO’nun NAMSA kuruluşu bütün bu mayınların 50 milyon dolara temizlenebileceğini söylüyor. Sizin getirdiğiniz metinde 1,6 milyar dolara kadar çıkıyor. Hangisine inanacağız biz bunun? Metrekare başına temizleme fiyatı 50 sentten 15 dolara kadar çıkıyor, 30 misli fark var. Biz kime inanacağız bu ihalenin doğru yapıldığına? Kime inanacağız? Bu işi derhâl geri çekiniz. Bu kanunu Sayın Bakan derhâl geri çekiniz. Gelecek kuşaklar nezdinde töhmet altında kalırsınız, derhâl geri çekiniz ve bunu, oturalım, burada doğru dürüst konuşalım. Temizlenecek toprakları da o bölgedeki topraksız köylümüze dağıtalım. Bizim görevimiz budur, tarihe karşı görevimiz budur.



        Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi üyesi arkadaşlarımı da uyarıyorum, lütfen bu suça ortak olmayınız.



        Çok teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)