17 Haziran Olağan İl Kongresi


CHP Bursa OLAĞAN İL KONGRESİ 17 Haziran 2012

Saygıdeğer Genel Başkanım
Değerli Genel Başkan Yardımcım,
Sevgili Parti Meclisi Üyem,
Değerli Milletvekillerim,
Geçmiş Dönem İl Başkanlarım
İlçe Başkanlarım ve İlçe Yönetim Kurulu Üyelerim,
Belediye Başkanlarım
Belediye Meclis Üyelerim,
Disiplin Kurulu Üyelerim
Kadın Kollarım
Gençlik Kollarım,
Partimin Emektarları Üye ve Delege Arkadaşlarım
Parti Örgütünün çeşitli kademelerinde görev almış geçmiş dönem yöneticilerim,
Parti çalışanlarımız
Siyasi Partilerin değerli başkan ve yöneticileri
Sivil Toplum Örgütü-Dernek ve Sendikaların değerli başkan ve yöneticileri
Basınımızın değerli köşe yazarları,Muhabir arkadaşlarım ve basın emekçileri
Saygıdeğer Hanımefendiler,Beyefendiler…

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Olağan İl Kongresi nedeniyle buluştuğumuz bugün tüm örgüt emekçilerimizle biraraya gelmenin mutluluğu ve heyecanı içerisinde çalışmalarımızın başarılı geçmesini, demokratik ve huzurlu bir kongre olmasını dileyerek sizleri saygı ve sevgilerimle kucaklıyorum…
Hepiniz HOŞGELDİNİZ….

Bu sıcak bir Haziran gününde; bu kongre salonu ateşli konuşmaların sıcaklığıyla biraz daha ısınacak ve 3 adayın yarışacağı dört dörtlük bir kongreyle il başkanı’nı seçeceğiz…Diğer taraftan bugün ; tüm babaların Babalar Günü’nü en içten duygularımla kutluyorum…

Sözlerime, Türk halkının; bağımsız,özgür,onurlu bir ulus olarak yaşaması için mücadele etmiş,emperyalizme tarihinin en büyük dersini vermiş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu,ilk Genel Başkanımız büyük devrimci Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk´ün:“Benim iki büyük eserim var…Biri Türkiye Cumhuriyeti…diğeri Cumhuriyet Halk Partisi…” sözlerini minnetle anarak başlamak istiyorum.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, tüm örgüt birimlerimizin bir araya geldiği bugün sol kültürümüzden gelen demokratik ve katılımcı örgüt anlayışımızı yaşama geçirmek,partimize geçmişte ve bugün emek veren tüm dava arkadaşlarımızla
birlik - beraberlik içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne yaraşır bir kongre gerçekleştirmek, parti içi anlamsız muhalefete bir son vermek en büyük arzumuzdur…

Bugünkü Veda Konuşmamda; İl Başkanlığı dönemimde yaşananların bir değerlendirmesini yapacak ve sizlere içimi dökecek ve sizlerle dertleşeceğim…

Sevgili yol arkadaşlarım ;

Bursa İl Örgütü’nü, yaptıklarımızla… yarattıklarımızla… ilke ve değerlerimizle… siyasette yer alış biçimlerimizle…yaptığımız muhalefetle… ve Cumhuriyet Halk Partisi örgütlülüğü içinde, üst örgütlenme noktasında yarattığımız değerler ve aldığımız risklerle, ettiğimiz önderliklerle önemli bir örgüt konumuna getirmiştik…

Bildiğiniz gibi;
22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri’nden sonra vekaleten yürüttüğüm İl Başkanlığı görevime,…..Mart 2008 Olağan İl kongresi’nde seçilerek aslen yürütmeye başladım.
28 Mart 2010 günü yapılan İl Olağan Kongresi’nde seçilerek 2. kez İl Başkanlığı
görevime başlamıştım.
20 nisan 2011’ de Genel seçimlere sayılı günler kala, görevden alındık.
7 Ağustos 2011’ de yapılan Olağanüstü İl Kongresi’nde, delegelerimizin güven oylarıyla 3. kez aynı göreve yeniden döndük.

O kongrede ; İl Başkanlığı görevimize olağan koşullarda başladığımızı ve bu görevi yine olağan koşullar içinde bitirmek istediğimizi belirtmiştik…

İşte o gün geldi… Beş yıldır sürdürdüğüm yaşamımdaki en onurlu görevlerden biri olan İl Başkanlığı görevimi tamamlayarak , zamanı geldiğinde bırakabilme erdemliliğini, örnek olma kararlılığı içinde yaşama geçirecek ve bugün buradan sizlere veda edeceğim…

Kimler geldi…kimler geçti bu koltuklardan…

Siyaset yaşamı,acısıyla tatlısıyla su gibi akıp gidiyor…Dönüp ardıma baktığımda zor günleri görüyorum hep…Şairin dediği gibi:
Evet zor günlerdi…Geldi geçti…Ama yüreğimi deldi geçti…

Diyeceksiniz ki NİYE..??? Anlatayım…

Beş yıllık İl Başkanlığı dönemimde, partimiz olağanüstü durumlar yaşadı ve bir il başkanının belki ancak 50 yılda bir başına gelebilecek ve yaşanacak olan her şey başımıza geldi.

2004 Yerel Seçimleri’ne 38 gün kala partim, bana, Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığını verdi. Bunu bir görev olarak algıladım…katkımı koydum partime… ve görevin gereğini yerine getirdim.

2007 Genel Seçimleri’nde, herkes beni, Belediye Başkan Adayı olmuş birisi olarak; “Nasılsa merdivendir, hemen akabinde milletvekili adayı olur…” diye potansiyel milletvekili adayı gördü beni. Ama o dönemin İl Başkanı çok saygı duyduğum Sayın Abdullah ÖZER, seçime 10 ay kala bana İl Seçim Kurulu Başkanlığı’nı tebliğ etti,Bunu da bir görev olarak algıladım ve kabul ettim…
İlk toplantıda arkadaşlarıma dedim ki; “ Arkadaşlar bu seçim kurulu, milletvekilliğine basmak olmamalı, buraya gelenler milletvekili adayı olmamalıdır…” dedim. Kendimi de bağlayıcı bir karar aldım ve görevin gereğini yerine getirdim…

Son dakikaya kadar herkes benim milletvekili adayı olacağımı düşündü. Ama baktım ki partimin gerçekten emektarı olan insanlar, il başkanım, ilçe başkanlarım milletvekili adayı olma sürecine girmişlerdi. “Onların hakkıdır…” diyerek Milletvekili olma pozisyonundan vazgeçtim.

Yine, partililerimin milletvekilliği adaylığı için yarıştığı değişim günlerinde ,
10 Ocak 2011 günü aday olmadığımı açıklayarak örgütümün başında kalmayı tercih ettim...ve bugüne kadar görevimin başında oldum…

Parti tüzüğümüz diyor ki ;

Cumhuriyet Halk Partisi ve üyeleri için siyasal yaşamda görev almak, onurlu bir toplum hizmetidir.

Siyasal görevler, özel çıkarlar için kullanılamaz.

Siyasal yaşamda etkinlik kazanmak için kimseye kişisel yarar sağlanamaz.

Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.

Biz,ülke ve dünya siyasetinin farkında olan, kültürlü, çalışkan, tutarlı, mücadeleci ruhumuzla siyaset yolunda azimli ve kararlı yürüyerek bu erdemliliği gösterdik.

Bu beş yıllık süreçte ; bir yerel seçim… iki referandum… iki tüzük kurultayı… iki kurultay… bir Genel Başkan değişimi yaşadık… Genel Başkanımız Deniz Bey’in ahlaksız şerefsiz bir komployla karşı karşıya kalması sonrasında , belki bir çok partinin ayakta bile duramayacağı bir ortamda, Cumhuriyet Halk Partisi tüm bu süreçten en sağlıklı bir şekilde çıktı.Bu olumsuz süreci ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetlerin öncülüğünde bulundum

Ben bu kısa süreç içinde dört parti meclisiyle çalıştım .

Birçok miting,yürüyüş,eylem,bayramlaşma, örgüt yemeği organizasyonları yaptık…

İlçe ve belde ziyaretleri,açılışlar,düğün ve cenazelere yetişmeye çalıştık…

Bir yandan ülke ve kent gündemine ilişkin basın açıklamaları yaptık,bir yandan televizyon programlarına çıkarak partimizi temsil ettik,bir yandan da 17 ilçemizin sorumluluğunu üzerimizde hissederek çıkan sorunlara çözüm üretmek için gece yarılarına kadar ordan oraya koşturduk…

Her ay Periyodik İlçe BaşkanlarıToplantısı yaparak görüş alışverişinde bulunduk.

Yine örgütümüzün o kılcal damarları dediğimiz demokratik kanallarını açtık. Uzun yıllardır yapılmayan Danışma Kurullarını yaparak siyasi tecrübeleri ve görüşleri harmanlayalım dedik.

O toplantıda konuşma yapan Sayın Kemal EKİNCİ’nin ,Sayın Sena KALELİ’nin, Ziraat Odası Başkanlığı’nı temsilen katılan Sayın İlhan DEMİRÖZ’ün, bugün burada milletvekili olarak karşımızda oturduğunu görmekten keyif alıyorum…

Şimdi örgütüm bana diyebilir mi ki,
“Gürhan AKDOĞAN dar kadrocuydu…Statükocuydu…Önüme geçer endişesiyle mevcut dar kadroyla hareket ederdi…Az Olsun benim olsun diyerek kimseyi yanına yaklaştırmazdı…” diyebilir mi ?
Diyemez…Derse hakkımı yemiş olur…Yiğidi öldür,hakkını yeme...

Siyasette benim tek beklentim,böylesi beraberliklerle,kalabalıklarla, yüreği yurt sevgisiyle dolu insanlarla beraber siyasi mücadelede yerimizi alarak, gerek ülke gündemine gerekse Bursa gündemine ilişkin politik çözümler noktasında halkımıza hizmet etmektir.

Bugün geldiğim noktada ;
Ülkeye hizmet etmek için ille de İl başkanı olmak, Milletvekili olmak gerekmez;Sivil Toplum Örgütleri’nde veya iş hayatında, ulusal sanayinin gelişmesine katkı koyarak da sade bir yurttaş olarak da, ülke ve toplum çıkarlarını savunarak da yaşadığımız topluma hizmet edilebilir diye düşünüyorum..

Suyun önü kesilir mi hiç..? O gidecek bir yol nasılsa bulur…

Örgütüm beni ne kadar anladı veya anlamadı orasını bilemem ama bildiğim tek şey var ki, o da;

• Bugünkü karanlık tabloda Ülkemin derdini dert edinen partililerimin, bu karanlığa bir mum yakma çabalarını gördüğüm için siyasette yer aldım ben…

• Partimiz uğruna, İdeolojilerimiz ve vazgeçilmez temel değerlerimiz için ,Ulu Önderimiz açtığı yolda yürümek için siyasette yer aldım ben…

• Halkıma,Bursa’ya ve ülkeme siyasi hizmet için siyasette yer aldım ben…

Kolay olan; gelene ağam gidene paşam demektir, el etek öpmektir, yanlışları düzeltmeye çalışmak yerine, hataları, tartışılmayan doğrular olarak takdim etmektir. Oysa ben,zoru seçtim…Hep kavganın içinde oldum…

Kaybetsen de, senden sonra gelecek olanların kazanacağını bilirsin…

Şeyh Bedrettin in dediği gibi : Hayatı ve dünyayı kendi küçük dünyaları ile sınırlı tutanlar bizi anlamazlar…

Bu süreç içerisinde, kimi zaman mutluluk rüzgarları dalgalandırdı yüreğimi,kimi zaman da gönlümde kopan fırtınalar sarstı bütün benliğimi…ve anladım ki;

Siyaset, ehil insanın elinde uygarlık ateşi olurken cahil ve kurnazların elinde yangın alevine dönüyor… Biz, bu alevlerin arasından çok geçtik…. Yüreğimiz ateş aldı…sırtımızdan vurulduk…ihaneti de gördük…Diğer taraftan Partimizin geçmişinde yer olan onlarca yıl emek veren Parti büyüklerimize hep sahip çıktık bundan sonrada sahip çıkmaya devam edeceğiz çünkü parti geçmişimiz bizim aynı zamanda geleceğimizdir …..

Kıyılarımıza vuran fırtınalara alışkınız BİZ...
Yeter ki, sırtımızdan vurmasın, dost BİLDİĞİMİZ…

Değerli yol arkadaşlarım ;

Bazen yol ayrımları vardır hayatta ve insan ne yöne gideceğini bilmek ister.

Ben çoğu kez örgütümü demir ağlara benzetmişimdir…

Hani demiryolları vardır ya birbirine paralel…daima birlikte uzun yollar kateden…olmayacak yükleri hiç gocunmadan taşıyan… ve… hiç yorulmayan demiryolları…
Üzerlerinden yüzlerce yolcu…yük…hayal…sevinç…ayrılık…kazanç ve kayıp geçer durur…Her türlü hava şartlarına rağmen hiç yılmazlar…
Sonra bir kavşağa gelirler…Bu kavşak,onların hangi yöne gideceğini belirler…
Yolları ayrılsa da, aynı yükle yollarına devam ederler…

İşte ben de,bugün bu yol ayrımındayım… ama yine aynı yükle, aynı yolun yolcusuyum…

Bizim yükümüz, halktır, insandır sahip çıktığımız…
Bizim yükümüz, Cumhuriyet Halk Partisidir omuzlarımızda taşıdığımız…
Bizim yükümüz, Atatürk İlke ve Devrimleridir asla vaz geçmediğimiz…

Görev süremizce biz CHP ile büyüdük… CHP de bizimle büyüdü…

Bu görevin itibarını düşünen, inancından fedakârlık etmeyi en büyük zul gören biri olarak eğilip bükülmektense, elbette kırılmayı tercih ettim… Ateşten bir gömlek giydim…çünkü;yapılan yanlışlıklara karşı asla boyun eğmedim…

Ernesto Che Quavara’ nın dediği gibi :

“Eğer; bir gün beni başım eğik görürsen, bil ki başım, yere düşmüş birini kaldırmak için eğilmiştir...”

Bir bedel ödeme ihtimali hiçbir zaman gözümü korkutmadı ve ben hep inandığım doğruları savundum… Ama ;


Bizler devrimci gelenekten gelen, olağanüstü durumlarda köklü ve gerçekçi kararları alabilen insanlarız.
Devrimin amacını kavramış olanlar, sürekli olarak onu koruma gücüne sahiptirler…

CHP’nin genlerinde devrimcilik ve dirilik vardır. Mustafa Kemal ATATÜRK , devrimi tarif ederken ; “DEVRİM, güneş kadar parlak, güneş kadar sıcak ve güneş kadar bizden uzaktır… Yönümü daima o güneşe bakarak belirler ve öylece ilerlerim…ilerlerim; parlaklığı ve sıcaklığı ilerlememe izin verinceye kadar ilerlerim…Tekrar ilerlemeye devam etmek üzere dururum; tekrar o güneşe bakarak yönümü belirlerim…” demiştir…

İşte bu salondakiler Mustafa Kemal gibi devrimcilerdir.

Cumhuriyet Halk Partisi, soylu-ilkeli- onurlu temelde oluşan Ulusal Bağımsızlık Mücadelesinin birikimleri ve Atatürk Devrimleri ile, bu eşsiz sürecin felsefi ve ahlaki değerlerinin özünü oluşturan ALTI OK ilkeleri; bir bütün olarak, siyasi kimliğimizin, ideolojimizin ve parti programımızın tarihsel kaynağı ve en güçlü dayanağıdır…

Bizim sevgimizde, sermayenin kirli eli, liberalizmin pis sırıtışı, ikinci cumhuriyetçilerin hainliği, tarikat ve cemaatlerin karanlık düşünceleri yoktur…!!!

Bizim sevgimizde, Çanakkale’de destanlar yazdıran, Sakarya’da bir ülkenin onurunu koruyan, Kocatepe’de bir ulusu ayağa kaldırarak bağımsızlığını kazandıran Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün temiz azmi, cesareti, fedakarlığı vardır.
CHP Bursa İl Başkanlığı olarak geçmiş dönemde yaptığımız çalışmalarda, aydınlığa çıkış için gerekli ve önemli bir erdem olan görev bilinciyle hareket ettik her zaman. Parti politikalarımızın amacı doğrultusunda toplum içindeki yerimizin ve yükümlülüğümüzün farkında olarak yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalıştık.

Meslek Odaları, Sivil Toplum Örgütleri, Sendikalar, İlçe Örgütlerimiz, Basın,
kişi-kurum ve kuruluşlarla olan ilişkilerimizde hassas dengeleri korumaya çalıştık.

İlkelerimize olan inancımız gereği; en az karşımızdakiler kadar cesur olduk, kimi zaman sert eleştirilerle yapılan yanlışları ortaya koyduk, kimi zaman da duygusal olgunlukta olup örgütümüzü toparladık…
Zamanımızı ve enerjimizi, iyi, doğru ve güzelden yana kullanmaya çalıştık…

Cumhuriyet Halk Partisinin devrimci fikirleri, her dönemde, fırtınalı dönemlerde,karanlık günlerde Kutup Yıldızı gibi yönümüzü bulmamıza yardımcı oldu. Kutup Yıldızı gökyüzünün en şaşmaz yıldızıdır. Ona güvenen usta kaptanları hiç yanıltmamıştır.Cumhuriyet Halk Partisi Kutup yıldızıdır.
Bugün de CHP, Atatürk’ten devraldığı ilkeleriyle bu fırtınalı günlerin
Kutup Yıldızı olmak durumundadır.

Cumhuriyet Halk Partisi demokratik sol bir partidir.

Sol demek; Bir ormanda pusula olmadan Kutup Yıldızı´na bakıp yolunu bulmak demektir…

Cumhuriyet Halk Partisi, kökleri tarihimizde ve milli mücadelemizde olan…ATATÜRK’ün öncülüğünde Cumhuriyeti gerçekleştiren… çağdaş Türkiye’nin temellerini kuran…demokrasi sürecini başlatan… orta çağ kültüründen,orta çağ hukukundan,ortaçağ zihniyetinden sıçrayarak dünyada ilk kez bir modernleşme ve değişim projesini ortaya koyan parti olmuştur… 1960’larda demokratik sol bir içerik ve sosyal demokrat özellikler kazanan bir büyük yenileşme hareketinin temsilcisidir….

Bu muazzam bir iştir… Tarihin kaydettiği en köklü, en büyük değişimdir ve Türkiye çağ atlamıştır,medeniyet değiştirmiştir.
Birileri travma diyor…İşte Travma diye bahsettikleri bu dönüşümdür…

Cumhuriyet Halk Partisi ;bu Türkiye gerçeklerinde biçimlenmiş, evrensel geçerliliği olan işlevlerin ve iddiaların taşıyıcısıdır…

Cumhuriyet Halk Partisi ; belirli bir tarih kesitinde emperyalizme, kurulu düzene,eşitsizliğe,imtiyazlara başkaldırının ifadesidir…

Cumhuriyet Halk Partisi ; bu zaman kesitinin gerçeklerinde Türkiye’yi yenileştirmek ve çağı aşmak programının ve iddiasının sahibidir.
Bu özellikleriyle;
Cumhuriyet Halk Partisi ; hem bağımsızlık yolunda, hem de yenileşmek yönünde mazlum milletlere tarihsel bir örnek yaratmıştır…

Cumhuriyet Halk Partisi ; doğuşundaki bu niteliklerini bugün de sürdürmektedir…

CHP, sosyal adalet ve refah arayışındaki günümüz Türkiye’sinin umududur.

Türkiye’nin onurlu geçmişinde Cumhuriyet Halk Partisi vardır…
Türkiye’nin onurlu geleceğinde de Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır…

Çünkü CHP ;
Sol’un evrensel değer yargılarından…doğrularından ve geleceğinden…Türkiye’nin tarihsel yenileşme özlemlerinden… milli mücadele geçmişimizden… CHP’nin onurlu deneyiminden… tarihe iz bırakmış…geleceğe yol döşemiş ilkelerinden…Cumhuriyet ve demokrasi dönüşümlerinden…halkın özgürlükçü ve eşitlikçi taleplerinden… sol ve demokrat birikimlerden… feodalizmden arındırılmış, kişilikli bir Türkiye’yi amaçlamaktadır.

CHP; devlette, siyasette ve toplumda devrim yapmanın işlevini, tarihteki yerinin ona tanıdığı kutsal misyonu taşımaktadır.

CHP’ nin olduğu yerde yalan, dolan, yolsuzluk, onursuzluk yoktur
CHP’ nin olduğu yerde teslimiyet yoktur .onun bunun elini öpmek yoktur
CHP’ nin olduğu yerde şeref onur dürüstlük bağımsızlık vardır hukuka saygı vardır..

CHP, yenileşmenin ve sağlıklı değişimin geleneğidir…

CHP’nin yenilik kavramı, CHP’nin sol ve demokratik özellikleriyle ilkeleri doğrultusunda kendini yenilemesidir… Büyük ideallerine ulaşmak için en yeni, en çağdaş, en etkin yöntemleri, akılcılığın ve verimliliğin ölçülerini kullanabilmesidir…

CHP’deki yenileşmenin amacı, Türkiye’yi yenileştirmektir. Eşitlik…özgürlük…çağı paylaşmak…demokrasinin sürekli gelişimi… ülkenin ve toplumun bütünlüğü… ekonomik büyüme… dürüst kamu yönetimi… kişilikli dış politika… laik devlet…. çoğulculuk… gibi temel tercihler çerçevesinde Türkiye’yi yenileştirmektir.

CHP, her dönemde, günün koşullarının gerektirdiği yeni fikirleri benimseyerek toplumumuzda değişimin gücü olmuştur…
Bu özellikleriyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi, ulusal kurtuluş mücadelesi ve Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle ÖZDEŞTİR…

O nedenle ;Türkiye Cumhuriyeti tarihi,Buram buram vatanseverlik kokan
güçlü bir DEVRİM DESTANIDIR…

Kuvva-i Milliye ruhumuzu her zaman diri tutarak, devrimcilik anlayışımızla; kavram kargaşasının yaşandığı günümüz Türkiyesi’ nde; hızla erozyona uğrayan değerlerimize sahip çıkmak, emperyalizme…kurulu düzenin yanlışlarına…eşitsizliğe…gericiliğe…sömürüye…imtiyazlara karşı ulusal başkaldırının öncüsü olmak boynumuzun borcudur…

Ulu önder Atatürk’ün : ´´ Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır." sözüne bağlılığımız gereği, ülkemize dayatılmak istenen tarikat kuşatmasını kaldırmak, Laik, demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve toprak bütünlüğü içinde sonsuza dek yaşaması için elbirliği ile eskisinden daha çok mücadele edilmesi gereklidir.

Değerli Partililerim ;
Bugün; ülkemizin ‘ufkun ötesini gören siyasetçilere’ ihtiyacı vardır… Ufkun ötesine bakmak zorundayız…Emperyalizmin ülkemiz üzerindeki egemenlik kurma ve sömürü düzenini yerleştirme arzusunun farkında olmalıyız.Birbirimizle kavga etmek yerine Ülkenin kötü gidişine dur diyebilmek için her zamankinden daha çok birlikteliğe ihtiyaç vardır.

Karma Ekonomi politikalarının etkin makro planlama eşliğinde uygulandığı
1962 – 1979 döneminde ekonomimiz yılda ortalama yüzde 6,5 oranında büyümüştür.

Neo-liberal Ekonomi politikalarının gevşetilmiş makro planlama eşliğinde uygulandığı, kamunun ekonomik işlevlerinin geriletildiği, özelleştirmelerin yaygınlaştığı 1980 – 2010 döneminde ise, Türkiye ekonomisi ancak yılda ortalama yüzde 3.9 oranıda büyüyebilmiştir.

Türkiye;
80 öncesinde 18 yıldır “ etkin planlama ve güçlü kamu sektörü” öncülüğünde yılda yüzde 6.5 büyürken,
2010 yılına kadar 31 yıl, “ zayıflatılmış kamu sektörü ve gevşek planlama” kıskacında yılda sadece yüzde 3,9 büyüyebilen bir Türkiye olmuştur.


2003 – 2011 yılları arasında ise;

AKP; 9 yılda faize 450 milyar lira ödedi… Bu, önceki 80 yılın 3 katı

2002’ de kişi başı kamu borcu 3 bin 676 liraydı. Şimdi 6 bin 936 lira

2002’de ekmeğin kilosu 1 liraydı,… Şimdi 2.31 lira

Türkiye, AKP gelene kadar 44 milyar dolar cari açık vermişti…AKP bunu 294 milyar dolara çıkardı

Halkın bankalara borcu, 2002’ye göre 34 kat arttı

Tüketicinin banka borcu 6.6 milyar liraydı, şimdi 224.5 milyar lira oldu

Borcumuz 129.6 milyar dolardı, şimdi 309.6 milyar dolar oldu… Oysa, son sekiz yılda yabancı kaynaklı sıcak para, 8,9 milyar dolar’dan 119,5 milyar dolara tırmandı.

Herkes bilmelidir ki; Türkiye neo – liberal politikalara sığınarak; ne kapitalist sistemin yapısal sorunları ve küresel krizin olumsuzluklarından…ne kısır, sığ, kalitesiz büyüme sarmalından… ne de işsizlik, yoksulluk, eşitsizlik ve dengesiz kalkınmanın travmalarından kendini koruyabilir.

Bu güzel ülkemizde;

1 milyona yakın insan açlık,13 milyon insan ise yoksulluk sınırında yaşıyor.

Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının % 51’i 500 bin kişinin cebinde.

Bu ülkenin 180 milyar doları 20 ailenin elinde…

Uyuşturucu, fuhuş, insan kaçakçılığı dediğimiz karanlık sektörde para ise, 80 milyar doları bulmuş durumda…

Bankalarda 80 milyon hesap var…Toplam mevduatın % 90’ına 2 milyon 715 bin kişi hükmediyor…

Geriye kalan % 10’luk bölümü ise 70 milyon paylaşıyor.

AKP’nin ;
Çıraklık döneminde, Türkiye 149 gelişen ve yükselen ekonomi içinde, gelirini en hızlı artıran 44. Ekonomi oldu
2007 yılında başlayan kalfalık döneminden bugüne kadar ise ekonomiyi 98. sıraya gerilettiler.

iktidara gelmeden hemen önce 2000 yılında 80. Sırada;

Çıraklık dönemi sonunda 2007 yılında 85. Sırada;

Kalfalığı bitirdikleri 2011 yılında ise 92. Sırada.

Nitekim daha ustalığın ilk yılında cari açık 80 milyar dolara dayandı.
Türkiye’yi döviz açığı vermede ABD’nin ardından Dünya 2.si yaptılar.

Yerel yönetimlere gelirsek ; Bursa’ nın fotoğrafını iyi okumak gerekiyor.Kimimizin doğduğu,kimimizin doyduğu kent olan Bursa, Tarih, Tarım, Sanayi ve Turizm kimlikleri ile bir bütündür… Ama ne yazık ki, bugün güzel Bursamız, İMF ve Dünya Bankası patentli çözümleri ile, uluslararası sermayenin bu kimlikleri yok edecek projelerinin dans ettiği bir yer haline gelmiştir.

Bursa,Türkiye üzerinde oyun oynamak isteyenlerin bir tür staj alanı konumuna getirilmek isteniyor ki buna asla gönlümüz razı değil…

Kent Meydanı
Merinos Parkı
Batçık – Dalcıklar, Merinos, Orhaneli, İhtisas,Acemler Kavşakları
İhaleler
Ulaşım Sistemi
Stadyum Projesi
1/25.000’lik planlar
Güzelyalı feribot yatırımı
Taş Ocakları
Süs havuzları
Karaağaç Termik santrali
Hal Kavşağı kamulaştırması
Kireç ocakları fabrika kuruluş istyekleri
Yalova yolu imar planları
Alman Hastanesi
Terminal önü planlama
bursa ray c etabı
merinos
teleferik
tramvay
uludağ
besob
ipekiş
atatürk stadyumu
m.k paşa inaklar
yenişehir katı akıt yakma tesisleri
marzinc
güney çevre yolu
sıcaksu
doğanbey
batçık
toki doğanbey
Korupark
İstabul çevre düzeni planı 1/100.000
Tekel binası
Hanlar bölgesi
Kentsel dönüşüm
Kent demokrasisi
Hesler
Yer altı suları / Sıcak sular
Karacabey Kum kosterleri
Başköy Orhaneli Mermer Ocakları
Kozaağacı Termik Santral Keles
Gemlik Azat Sanayi Termik Santral
Otoyol ve Hızlı Tren
Uludağdaki yetki belli değil
Uludağ Dişli Tren/ Teleferik
Güney Çevre Yolu
Doğanbey
Adliye yeri
Stadyum projesi
Kentsel Dönüşümler
Sağlık KomplexiSamanlı
Kotiyak
Ro Ro Taşımacılığı
Karacabey Çimento Fabrikası
Yunuseli Hava Limanı
Gökdere Vadisi Projesi
Batak ve Köprülü Kavşağı
Ulubat İznik Gölünün korunması
Kaçak Yapılaşma
Dışyaka Toki
Nostaljik Tramvay
Samanlı Sağlık Kompleksinle
Bursa Ovası
İzmir- İstanbul Otoyolu
Ova Koruma Eylem Planı
Ulubat Projesi
Uludağ Planı
sıcak su kentsel dönüşüm alanı
Ulaşım Master Planı
Mudanya Sahil Planı
Sel , su baskını ve doğal afetler
Mahvel –SSK –Sümerbank
Yargı kararlarının uygulanmaması
Tıbbi Atık konusu:Kimyasal Sıvı Atıklar
Merinos katlı kavşak
Kent Meydanı
Burcun Çimento
Şahinköy Çimento
Turan köy Çimento
Orhangazi Çimento
Karacabey Çimento
Yeniköy Dalyan Boğaz köy
Nilüfer Deresi Kirliliği
Doğalgaz ve soba zehirlenmesi ölümler ve kalitesiz kömür
Hava kirliliği verileri
Tarihi kent önemi as’na uygun restore edilmiyor



Değerli Partililerim ;

Toplumun bütün kesimleri, teker teker bir siyasi hegamonyanın altına sokulmak isteniyor, Türkiye de bunu izliyor…

Ülkemiz, bu dönemde, iki temel niteliğine yönelik saldırı ile karşı karşıyadır. Bunlardan biri, tarihsel kimliğinden saptırılarak laik, demokratik, sosyal hukuk devleti ile Cumhuriyet değerlerinin erezyona uğratılması… diğeri ise, yabancılaşma, ulusal bağımsızlığımız ve bütünlüğümüze yönelik saldırılardır.

Yabancılaşma,çağdaş toplumların temel sorunudur.Yabancılaşma özgürlükle aşılabilir.
Özgürlük,seçebilme,denetleyebilme ve tepki verebilme gücüdür…Bu güçle insan, kendini çevreleyen dünyayı bilinçli eylemleriyle iradeleri ölçüsünde değiştirebilir….Kısaca ; ÖZGÜRLÜK, ETKİNLİKTİR…
Özgür insan yabancılaşmayı aşıp,etkinliğini kazanınca gerçeklik olur.
Bir başka deyişle; yaşadığı toplumsal koşullar üzerinde ETKİN YURTTAŞ’lar ancak ÖZGÜR İNSAN olabilir…

Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, İstediklerini dışarıdan veya yukarıdan beklemeyen , bilinçli ve eylemli çabalarla kendisini geliştiren,ülke siyasetini yakından takip eden,AYDIN, ÖZGÜR ve ETKİN YURTTAŞLAR’a sahip olmaktır…Aksi halde ; Siyasetle ilgilenmeyen aydınların kaçınılmaz sonucu, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır….

Ulusal bütünlüğümüze yönelik tehditlerin arttığı toplumun giderek yoksullaşıp, işsiz kaldığı, sosyal adalet kavramının unutulduğu, yargı bağımsızlığının da yok edilmeye çalışıldığı ülkemizde, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir çok konuda çiğnendiği, kentlerimizde artık uluslararası sermayenin yerelleşme yaklaşımları adı altında yatırımlara entegre olduğu bir dönemden geçiyor.

Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki, Türkiye, gerçekten bir kuşatma altındadır.

Diğer taraftan, ülkemiz insanı çeşitli iletişim araçları ve yabancı toplum mühendislerinin uygulamaları ile uyuşturulmakta… toplumun belleği silinmeye çalışılmakta… hergün yeni bir gündem oluşturularak ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehlikeler, toplumun gözünden kaçırılmaktadır…

Hatırlayınız ! Unutmayın ve Unutturmayın !

Öğündükleri duble yolları…
Yakın çevre yolunu… Çeşitli yolsuzluk dosyalarını…
AB müzakerelerindeki teslimiyetçi politikaları….
AB’ye girdik giriyoruz yaklaşımlarını…
Kıbrıs’ın pazarlık konusu yapıldığını…
Büyük Ortadoğu Projesini ve eş başkanını…
Teröre 20 gün içinde 42 insanımızı şehit verdiğimizi…daha 10 gün önce Siirt - Eruh’da yedi kardeşimizi kaybettiğimizi…
İstanbul’da lalelerle makyajlar yapılırken 30 insanımızı sel felaketinde kaybettiğimizi…
35 milyon $’a satılan Park Otel’in şimdi 700 milyon $’a rant elde edildiğini…
İşsizlik oranının % 16’lara çıktığını, bir yılda 650.000 işsizin oluştuğunu, Türkiye’de 3.650.000 işsiz bulunduğunu, buna rağmen “kriz teğet geçecek…” söylemlerini…
Yimpaş’ları , Deniz fenerlerini, Offerleri, Yimpaşları… Kombasan holdingleri…
Bankacılık sektörünün nasıl uluslar arası şirketlerce ele geçirildiğini…
BESOB projesini, Batçıkları, Merinos’ları, Yapılan ihaleleri…
Hafif raylı sistem C etabını…
Katı atık tesislerini, Cargill’leri…
Mayınlı arazilerin İsrail’lilere satışını… Ermenistan sınırının açılmasını, Yarsav’da günlerce hakim, savcı atamalarına siyasetin müdahalesini…
Bir çiftçiye “Ananı da al git” sözlerini…
Tuzla tersanelerinde iş kazalarında ölen işçileri…
Terörle mücadele yasasının 6.maddede kimin robot resminin çizildiğini, partimizin bu konudaki duruşunu…
UNUTMAYIN…UNUTTURMAYIN!!!

İnsanlarımıza bizi parçamızdan aşağı çekiyorlar deseler de bu ülkeyi SATTIRMAYACAĞIZ, BÖLDÜRMEYECEĞİZ, PARÇALAŞTIRMAYACAĞIZ.

Unutmayalım ki ; Cesur bir kez… korkak bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir Toplumda mezartaşı gibi olmamasıdır…



Değerli yol arkadaşlarım ;

Beş yıllık görev süremizde ;
Yüzlerce etkinliğimiz için yaptığımız Basın Açıklamaları ile, bir yandan ülke gündemini sarsan konulara dikkat çekerek tepkilerimizi dile getirirken diğer yandan da Bursa yereline ilişkin yaşanan sorunları kamuoyu ile paylaştık. Bunlardan bazıları şunlardır :

Parti Okulu açarak partililerimize bilgi aktarımı sağladık.

2009 Yerel Seçimleri öncesinde,Akademik Bilgilendirme Programı hazırlayarak Belediye Başkan Adaylarımıza akademisyenlerce bilgi aktarımı sağladık.

Dönemimizde Üye sayımız üç katına çıktı…

Atatürk Stadyumu’nun sit alanı kapsamından çıkarılmasının durdurulmasını sağladık.

Doğalgaz zammına itiraz amacıyla Kadın Kollarımızın başlattığı “İmza Kampanyası’nda” 32. 000 imza toplayarak Enerji Bakanlığı’na gönderdik.

CHP tarafından bu yıl ilk kez başlatılan Atatürk ve Bursa Haftası Etkinlikleri çerçevesinde; çeşitli paneller, konserler, müze ziyaretleri ve spor karşılaşmaları gibi halkımızın da katıldığı bir hafta süren etkinlikler gerçekleştirdik.

İl Gençlik Kollarımızın düzenlediği “Milletvekili Dokunulmazlığının Kaldırılması”na ilişkin imza kampanyasına destek vererek 10.000 imzanın toplanmasını sağladık.

Yaptığımız Basın açıklamasıyla BESOB Sanayi Sitesi’nin 1.sınıf tarım arazilerine ilişkin itirazımızı dile getirdik.İkizce de kurulmak istenen KOTİYAK ile ilgili itirazlarımızı kamuoyu ile paylaştık

Orhaneli Kozağacı Termik Santrali Kurulması yönündeki çabaları, bölge halkı ve Sivil Toplum Kuruluşlarıyla birlikte yapılan çalışmalar sonucunda durdurduk.

Orhaneli Başköy Mermer Ocağı’nda incelemeler yaparak 6 meslek odası başkanı ile itirazlarımızı dile getirdik ve TMMOB’a bilgilendirme yaptık.

Karacabey Boğazı’nda kaçak kum çeken Kum Kosterlerini incelemek amacıyla gözlem yaparak tepkilerimizi basın açıklamasıyla ifade ettik. Bursa Valisi’ne ve TMMOB’a konuya ilişkin bilgilendirme yaptık.

Mudanya Güzelyalı Feribot İskelesi’nin yer tespitindeki yanlışlıkları bilimsel çalışmalarla açıkladık.Hafif raylı sistemle ilgili sorunları ulaşım sistemindeki eksiklikleri Büyük Şehir Belediyesinin sorunlarını irdeledik

Mustafakemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi ve İnatlar Bölgesi ile Yenişehir’de yapılması düşünülen Katı Atık Yakma Geri Kazanım Tesisleri’nin verebileceği zararlar hakkında bölgede yaşayanları bilgilendirdik. Bu konuda basın açıklamaları düzenledik.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Şehir Planlama Müdürlüğü tarafından hazırlanan 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planına karşı çıkarak kamuoyu oluşturduk.

Bunları tek başımıza yapmadık. İlçe başkanlarımızla yaptık. Gençlik kollarımızla yaptık. Kadın kollarımızla yaptık. Her üyemiz ve hiçbir beklentisi olmayan bütün üyelerimiz yaptı. Hatta ve hatta üye olmayıp Cumhuriyet Halk Partisi’ne sempati duyan herkes yaptı bunu.

Bu süreçte, bunları yaparken başarılarımız da oldu, başarısızlıklarımız da oldu. Başarılar, birlikte hareket ettiğim, dava arkadaşı olarak gördüğüm ilçe başkanlarıma, ilçe örgütlerime, kadın ve gençlik kollarıma ,orada görev yapan bütün partililerime, il yönetimime aittir.


Bugün,benim birinci görevim gerçeği tanımlamaktı… son görevim ise teşekkür etmektir.”

Onun için,sözlerimin sonunda; üç dönemdir görev süresi içinde bizden desteklerini esirgemeyen,bize emeği geçen Örgüt Yöneticilerimize , tüm örgüt emekçilerimize ve çalışma arkadaşlarımıza Siyasi partilere ,Kamu kurum ve kuruluşlara,basın ve medyamıza ,özellikle emekçi basın mensubu olan dostlarıma ,Eşime ve Oğluma ,profosyonel iş yaşamımda önemli bir yeri olan siyaseti topluma hizmet edilecek bir ortam olarak gören herkesin ses bile çıkaramadığı bir ortamda ülkeye hizmet için bu konuda bana özveri gösteren işadamı Sn. Vehbi VARLIK’a, onlardan aldığım zamanlar adına sonsuz teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Değerli Partililerim ;

Yarından itibaren İl Başkanlığı koltuğunda artık ben olmayacağım… ancak;önümüzdeki süreçte de,iktidarın yanlışlarına, tehditlerine,kuşatmalarına karşı durarak;partime, dolayısıyle ülkeme ve insanlığa hizmet etmeye devam edeceğimi belirtmek isterim…Çünkü ;

Ben Cumhuriyet’çiyim
Ben anti emperyalistim
Ben Tam Bağımsız Türkiye ‘ den yanayım
Ben Ulusal Bağımsızlıktan yanayım
Ben Vurguncuların, yobazların, çıkarcıların düşmanıyım
Ben Cumhuriyet Halk Parti’liyim diyenlerdenim…

İşte bu duygu ve düşüncelerimle ;

Benden sonra görevi devralacak olan arkadaşlarımın Cumhuriyet Halk Partisi bayrağını, çok daha yükseklere taşımalarını ve barış içinde yarışmalarını diliyor ve

diyorum ki ; Biz bu yerden gider olduk
Kalanlara selam olsun…
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun…



Gürhan AKDOĞAN
CHP Bursa İl Başkanı